Cenevre’den ne çıkar?

Suriye krizine çözüm bulma vaadiyle bile olsa toplanamayan uluslararası camia nihayet toplanmayı başardı. Ancak bu zirvede yeni olan tek şey; muhalifleri temsil eden heyetle Esad rejiminin temsilcilerinin aynı masa etrafında ilk kez bir araya gelmiş olmaları. Geçen süreye bakıldığında krize çözüm bulması beklenen aktörlerin bu denli isteksiz, iradesiz, ilkesiz ve en önemlisi samimiyetsiz olduğu bir zirve toplantısı… DEVAMI>>>

‘Apolitik iktidar’ savaşları

Kavganın adını doğru koymalı. Yoksa kör döğüşünü andıran bir girdabın içinde sürüklenmemek neredeyse imkansız.

Her şeyden önce, ilkeler adına gibi duran bir güç mücadelesi verildiğini belirtmemiz gerek. Güç mücadelesi verdiğini zannedenlerin gerçek aktör olup olmadıklarını sorgulamamız gerekiyor. Gerçekten kendilerini taraf zannedenler sonucu belirleyecek olanlar mı?

Soruyu başka türlü sormakta yarar var: bu kavgadan kazançlı çıkacak olan kim? DEVAMI>>>

Sekülerleştirme vebali

Şiirlerimiz vardır, destansı şiirler… Şiir gibi dilimizin zirvelerinde dolaşıp bu toprağın bin yıllık özlemlerini, sevdalarını, hicranını, bozgunlarını, yenilmişliklerini, zaferlerini, umutlarını ihanetlerini anlatan şiirler… Ve kan ve çamurdan yoğrulmuş toprağın öfkesini yumuşatan, gönül ehlinin dilinden şiirler bir de. DEVAMI>>>

Kazanan değil kaybeden önemli

Sadece dünya meselelerine dair fikri olduğunu düşünen sade vatandaş değil dış politika yazarları, strateji uzmanları, analistlerin sıkça kullandıkları kalıplar vardır. Mesela, enerji alanında ‘Avrupa-Rus mücadelesi’, Ortadoğu’da ‘Amerikan müdahalesiyle oluşan dengeler’, Ukrayna’da Avrupa yanlısı hükümete karşı ‘Rusya’nın oyunu’ vs… Cömertçe kullanılan bu dış bağlantı ve etki faktörüne dayanılarak yapılan analizler pek komploculuk ithamıyla karşılanmaz; üstelik ‘derin analiz’ itibarı bile görebilir. DEVAMI>>>

İslamcılık tasavvurları

Siyasette yaşanan büyük kavgaların, kırılmaların toplumsal etkisi katlanarak artar, tabana doğru yayıldıkça. Pratikte ne yazık ki, siyasi hesaplaşmalar, sarsıcı etkisine göre, ya ilkeler dahilinde yapılır yahut ilkeleri altüst eder. Siyasi kodların meşru bir dil kuramadığı ortamlarda önce kavramlar deforme olur; daha sonra ölçüler, ilkeler tasfiye edilir. DEVAMI>>>

1914-2014 kanlı yüzyıl bitti mi?

İnsanlık tarihinin en uzun ve kanlı yüzyılının sonundayız. Batılıların pek sevdiği sonlu tarih anlayışından farklı bir sonlandırma bu. Bir tür tarihle insanlığı yüzleşmeye çağıran bir yüzyıl sonu ilanı…

İnsanlık tarihinde herhalde sömürü hırsıyla bu kadar kanlı, tahripkar, peş peşe dünya savaşlarının yaşandığı bir zaman dilimi olmamıştı. 1914 yılı, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle insanlık adına sergilenen vahşetin sahnede görünmeye başladığı dönüm noktası olacaktır. DEVAMI>>>

Yeni dönemde ‘devlet rengi’

İçinden geçtiğimiz, siyasal alana ilişkin gibi görünen krizin günlük hayatımızı etkileyen, muhtemel toplumsal boyutları da var kuşkusuz. Geri dönüp bakıldığında Türkiye siyasal tarihinde yaşanmış krizlerden biri olarak, şiddeti oranında yerini alacak.

Ancak krizin gelip geçici etkisinden çok, ruhumuzda yara açan, bilincimizi körelten, hakikat algımızı karartan, adalet duygumuzu iptal eden kalıcı tesirlerine odaklanmalı. Buna göre sarf edeceğimiz her kelimeyi, kuracağımız her cümleyi seçmek durumundayız. DEVAMI>>>

Tutarlılık saflıktır

Hayat kendi başına bir çelişkiyi içerir.

İnsanın ezeli sürgününde ebedi olanı aramaktan mütevellit insana özgü çelişkiler yumağı… Sürgününü hicrete dönüştürenler ancak bu büyük çelişkiyi aşabilir.

İnsan çelişkisi oranında hicret yurdunu sürgün yerine dönüştürür, çelişkilerinden kurtulduğu nispette de sürgünden hicret yurduna avdet etmiş olur. DEVAMI>>>

Bir devri teslim etmek

Türkiye’de iç siyaset dengelerini aşan türde, hiç yaşanmamış bir altüst oluş haline tanık oluyoruz. Bu tanıklık bir kenardan seyretme lüksünü bahşetmiyor hiç kimseye. Ancak yaşanan politik görünümlü mücadelenin mahiyeti travmatik sonuçlar doğurmaya gebe. DEVAMI>>>

Portakal renkli umutlar

El arabasıyla portakal satmak için seçtiği mekan korkunç görünüyordu. Hemen yanı başında bombalanmış binanın her an yıkılacak gibi yana yatmış duran beton iskeleti… Ayakta kalan tüm binalar ise delik deşik, bombalanmanın, yangının etkisiyle ürkütücü bir siyaha boyanmış sanki. Biraz sağlam kalan binalarda her şeye rağmen hayatın devam ettiğini hissettirircesine perdeleri sıkı sıkıya kapanmış, camları henüz kırılmamış birkaç pencere… DEVAMI>>>