من البوسنة إلى ربيع العرب مع الفارق

إن المقارنة ما بين النقطة التي وصلت اليها البوسنة في الفترة ما بعد حدوث التفكك في يوغوسلافيا، وما تعيشه الدول العربية من أحداث الثورة، تحتل توقيتها الصحيح في هذه الأثناء.

لماذا تعتبر البوسنة بمثابة حامل للضوء في خط سير الثورات التي تحصل هذه الأيام في الوطن العربي دون غيرها ؟

بالرغم من الفروق السياسية والاجتماعية بين أحداث الثورات العربية الحالية وما عايشته البوسنة من أحداث، إلا أن فهم العوامل الخارجية التي فرضت توقيع اتفاقية دايتون لهو أمر يشرح الثورات العربية بشكل واضح. DEVAMI>>>…

Posted under Arabiyah

Yazanemreakif on June 7, 2011

Diyarbakır’da iki miting iki tarz-ı siyaset

Seçime çok az süre kala adeta çalakalem projeler sunuyor CHP. Zamanlama o kadar sıkışık ki “ne söylediği”nden çok “nasıl söylediği” öne çıkıyor. Mesela, Ergenekon sanıklarını milletvekili adayı yapan bir parti Cumhuriyet mitinglerde “vatan-millet- emperyalizm” edebiyatının tam tersini ima eden “açılımlar” sunuyor. Bu açılımların açılımı o kadar hızlı ki ne parti içinde tartışıldığından ne de bizzat liderliğin künhüne vakıf olduğundan kuşkumuz var.

“Ergenekon’un avukatıyım” diye statükoyla tarihsel bağını ısrarla sürdüren Baykal’a yapılan kaset darbesinin ardından bir değişimin yaşanması bekleniyordu. Fakat bu değişimin ne içeriği önceden tartışıldı ne de CHP geçmişiyle yüzleşti..

Statüko açısından “kurucu parti” konumundaki bir partinin bu konumunu sorgulayacak bir sürece giriyorsa her şeyden önce geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Yüzleşme, “nerde yanlış yaptık” sorusuna toplum karşısında verilen cevaptır.

Doğru veya yanlış, tarihsel çizgisini terk edip yeni bir siyaset dili, Türkiye’ye yeni bir perspektif sunma iddiasındaki her siyasal oluşum bunu önce kendi içinde sonra kamuoyunda tartışır. Tartışma cesareti yeni programın, yeni dilin özümsenişinin işaretidir.

Diyarbakır’da miting yapan CHP’nin dili ile milletvekili adayı gösterdiği Ergenekoncuların ulusalcı projeleri aynı mı? Bu soru aslında CHP’nin hem statükoyla hem kendi siyasi tarihi ile hem de ideolojisiyle hesaplaşmasından sonra verilecek bir cevaptır. DEVAMI>>>…

Posted under Siyaset

Yazanemreakif on June 2, 2011

Kürtlere adalet mi, taviz mi?

Türkiye yeni bir seçime giderken belki farkında olmadan yeni bir yol ayrımına doğru yol alıyor. Bu yol ayrımı bir iktidar değişiminden çok muhtemelen Kürt sorunu merkezli bir dönemece işaret ediyor.

Devletin çözümsüzlüğü merkeze alan statükoyu koruma stratejisi yıllardır çökmüş bulunuyor. Bundan sonra hükümetin iki ileri bir geri düzeyinde attığı her adım da Kürt milliyetçilerini tatmin etmekten çok devletten koparılmış bir taviz olarak algılanıyor. Şu anda gelinen noktada gecikmiş adaletin adalet olmayışı gibi bu adaletin elde ediliş biçiminin de mazlumluğu sorgulanır hale geliyor.

Türkleri ve Kürtleri sekülerleştirerek, varoluş köklerinden nevzuhur bir medeniyet halkasına taşımayı amaçlayan ulusalcı projenin iflas ettiği yerde başka bir sekülerleştirici ulusalcılık projesinin devreye girdiğini çok açık biçimde söyleyebiliriz.

Başta “Kürt açılımı” olmak üzere devletin parça parça iade ettiği hakları taviz koparmaya dönüştüren algı, devletin topyekûn adaleti gerçekleştirme cesaretini gösterememesindendir. “Koparılan her taviz”, uzlaşma ve bütünleşmeden çok kimlik siyasetini pekiştiren söylemleri güçlendiriyor. Kürtlerin siyasal sözcülüğüne soyunan aktörlerle Kürtlere hak bahşeden devletin örtüştüğü yer bu topraklarda yeni bir ulus, yeni bir kimlik, yeni bir uygarlık modeli geliştirmekten ibaret. Sadece biri Türk ulusçuluğu diğeri Kürt ulusçuluğu üzerinden bunu gerçekleştirmeyi hesaplıyor. Resmi Türk ulusçuk projesi reaksiyoner Kürt ulusçuluğunun inşası için gerekli zemini oluşturdu. DEVAMI>>>…

Posted under Siyaset

Yazanemreakif on June 1, 2011