“Tarihin sonu”, Amerikan rüyasının sonu?

ABD’ye yapılan intihar saldırılarının görüntüleri tekrar tekrar televizyon ekranlarından gösterilirken bu sıralar okumakta olduÄŸum, ünlü iletiÅŸimci McLuhan’la yapılmış bir röportajda (Encounter, Haziran, 1967) söyledikleri hayli açıklayıcı oldu. McLuhan’a göre; “televizyon olmasaydı Vietnam savaşı diye bir ÅŸey olmazdı. Radyo olmasaydı Rusya Hitler gibi bir düşman yaratamazdı.” Bu ayrımı, Ruslar’ın kulaÄŸa dayalı bir kültürden geldikleri, Amerikan/batılı kültürünün ise görselliÄŸe dayandığı tesbiti üzerine yapar. Görsel (visual) kültürle iÅŸitsel olan (aural) arasındaki farkın siyaset biçimlerini hatta savaÅŸ yapma biçimlerini nasıl etkilediÄŸine iliÅŸkin çarpıcı açıklamalar yapıyor konuÅŸmada.

“Vietnam savaşındaki felaketin derecesi Washington’da; televizyon ekranlarına yansıtıldığı kadardır.” Çünkü “sosyal dokuyu oluÅŸturduÄŸu varsayılan mevcut iliÅŸkilerin, eÅŸitliklerin, baÄŸlılıkların tv ekranıyla birlikte yok olması” sözkonusudur; televizyon ekrana yansıttığı imajlarla kendi toplumsal algılama biçimlerini oluÅŸturur.

McLuhan bunları söylerken ne Körfez savaşında televizyon ekranlarından CNN’in gerçekleÅŸtirdiÄŸi canlı savaÅŸ yayınını seyredebilmiÅŸti ne de New York’a yapılan saldırı canlı yayında görüntülenmiÅŸti.

EÄŸer Körfez Savaşı’nı naklen seyretmemiÅŸ olsaydık, 1990 sonrası ABD’ye yönelik ÅŸaibeli suikastleri ve suçlanan ülkelerin kör uçuÅŸu ile bombalandığına ÅŸahit olmasaydık, muhtemelen televizyonun gerçekleÅŸtirdiÄŸi hiperterörün bilincinde olmayacaktık. Hatta ekranlara taÅŸan görüntülerin seyredenlerin imaj dünyası, zihinlerde oluÅŸturduÄŸu algılayış biçimi; korku, nefret, savunma, saldırma, yok etme içgüdüsünün belli hedefe yönelik olarak nasıl bilinçli yönlendirildiÄŸi konusunda kuÅŸkucu davranmayacaktık.

Amerikan rüyasının sonu?

 

Fukayama “tarihin sonu” (the end of history) baÅŸlıklı makalesini 1989 yılında yazmıştı. SoÄŸuk savaÅŸ sonrası dönem dünya sistemin kuramsal temelleri bu makaleye atfedildi. Daha sonra Huntington’un “medeniyetler çatışması” tezi gündeme geldi. Artık “tarihin sonu”ndan bahseden pek kimse kalmamıştı. Ne var ki, 1999 yılında Fukayama ünlü makalesini yayınlayışının 10. yılında baÅŸka bir yazı yayınlayarak tezinin geçerliliÄŸini sürdürdüğünü iddia etmiÅŸti.

Fukayama’nın 10. Yıl yazısı pek ilgi çekmedi. Piyasa ekonomisinin, liberal batı deÄŸerlerinin alternatifsizliÄŸini savunmaya devam etmiÅŸ Hegelci-Marksist tarih anlayışının çöktüğünü yinelemiÅŸti. Oysa aradan iki yıl geçmeden, 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’ne çakılan uçaklar “tarihin sonu” tezinden önce “Amerikan rüyasının sonu”nu ilan ettiler.

Çöken kulelerle birlikte Amerikan toplumunun kendine güveni çöktü. Amerikan sisteminin eksiksizliÄŸi, eÅŸsizliÄŸi, biricikliÄŸi, yenilmezliÄŸi sarsıldı. Ä°nsanların kendilerine ve sistemlerine olan güvenleri o kadar sarsıldı ki, radyolarda bazı müzik parçalarının yayınlanması bile yasaklandı. Bir müzik parçasının yasaklanıyor oluÅŸu bile toplumun ve sistemin nasıl savrulduÄŸunun, “özgürlük cenneti”nin kıyısına geldiÄŸinin iÅŸaretini veriyor.

Amerika genelinde 1170 radyo istasyonu bulunan CCC (Clear Channel Communications) yönetimi uzun bir liste hazırlayarak bazı müzik eserlerinin tüm radyolarda yayınlanmasını yasakladı. Amerikan toplumunun psikolojisi açısından yayınlanması sakıncalı görülen eserler arasında dünya çapında ünlü parçalar var. Listede Beatles’dan Cat Stevens’a (Yusuf Ä°slam) kadar ünlülerin parçaları yer alıyor. Bunlar arasında John Lennon’un bir zamanlar sevilen parçası “Imagine”de var. Lennon’un, “Amerikan rüyası”nın sonunu ilan edercesine “the Dream is Over” (rüyanın sonu) isimli eserin sahibi olması garip bir rastlantı olsa gerek.

Ekranlara yansıyan görüntülerin arkasından kendini göstermeye baÅŸlayan Amerika’nın yeni dünya siyaseti aslında Amerikan rüyasının sonu ile birlikte “tarihin sonu tezinin sonu”nu ilan etmiÅŸtir. Yargısız infazla düşman ilan ettiÄŸi sanal hedefe karşı savaÅŸa hazırlanan Amerika, kendi deÄŸerlerinin evrenselliÄŸinin bitiÅŸini hazırlıyor. Kulelere çarpan uçaklar serbest piyasa deÄŸerlerini, Afganistan’a savaÅŸ ilan eden ABD yönetimi liberalizm, demokrasi gibi ideolojik rüyanın sonunu ilan etmektedir. Bu anlamda tarihin sonunun sonuna gelinmiÅŸ gibi görünüyor.

Televizyon ekranlarına yansıyan Birleşik Amerika (Amerika United) sloganı, dağılan/çözülen değerler sistemini gizlemeye yetmiyor.

Bu aşamadan sonra televizyon karşısındaki milyarlarca insanı ajite eden görüntülerin dehşetine sığınarak sunulan sanal gerçekler gibi sanal evrensel değerlerin üretilişine tanık olacağız.

Ýlgili YazýlarDünya, Siyaset

Editör emreakif on September 20, 2001

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: