











The Spanish government has recognized the right of Sephardic Jews who were expelled from Spain after the fall of Granada in 1492. This move will be applauded as an act of justice, albeit a late one.
However, the real reason behind this act has nothing to do with this. When Granada fell to the Catholics in 1492, Andalusian Muslims and Jews signed an agreement with the victors to guarantee their religious rights. Two years later, the Catholics broke this agreement with the Jews and expelled them from their homeland. Many Sephardic Jews then took refuge within the Ottoman Empire. DEVAMI>>>
Bosna’da neler oluyor? Bu soru sanki hep bastırdığımız, görmek istemediğimiz, yüzleşmekten kaçtığımız ‘Bosna’nın öteki yüzüne’ ayna oluyor.
Oysa ne güzeldi Bosna! Türkiye’de bile görmekte zorlandığımız geçmişin izlerini taşıyan, atalarımızın mirası Bosna’da; hatta bu yüzden hoyratça hava attığımız, övünürken Bosnalıları ezdiğimizi bile fark etmeden sahiplendiğimizi sandığımız Bosna’da büyü bozumu yaşanıyor sanki. Günlük hayat mücadelesinin ve gelecek umutlarının her gün karartıldığı Bosna’nın hiçbir gerçek sorununa temas etmeden, bu sorunların üstüne tarihsel bir sünger çekerek, bugünü geçmişin aynasında yaşama konforumuzu bozan olaylardan sonra belki gerçekle yüzleşme cesareti bulabiliriz. DEVAMI>>>
Bir yanda Suriye’de katliam devam ediyor, diğer tarafta Cenevre’de sanki zaman doldurmak için düzenlenmiş barış seansları… Uzatmalardan sonra toplanan Cenevre 2’de aynı masada tarafların oturtulmuş olmasından öte bir ilerleme sağlanamamış; ama sanki bir işaret beklercesine diplomatik çabalar devam ediyor. Tuhaf olan şu ki ağırlık koyması beklenen aktörlerin siyasi temsilcileri de çoktan görüşmeleri terk etmiş, salt diplomasiye sahayı bırakılmış görünüyor. DEVAMI>>>
While the massacres in Syria continue, the Geneva peace talks seem like nothing more than an attempt to buy time. After the extended Geneva II talks entered the second round, so far there have been no agreements beyond bringing the two sides to the negotiation table. However, diplomatic efforts continue to bring about a positive result. Nonetheless, the talks have been left to raw diplomacy, as the representatives of the two opposing sides have seemingly given up. DEVAMI>>>
“المدينة” ليست مجرد حاضرة، فهى تعنى أكثر من ذلك بكثير. فهى المدينة التى إحتضنت وراعت فى كنفها حضارةً عظيمة، ومنحتها شكلاً ومضموناً..
وتنبع فحوى تلك الحضارة من قدسية “المدينة” نفسها. وهذا هو بُعدها الخاص الذى تجاوز قدرة البشر على بناء وتشييد. فالحضارة قد نشأت معها وبها..
وقد حددت المدينة فحوى تلك الحضارة لدرجة أن حياة أهل المدينة وعاداتهم ونزعتهم الدينية قد صارت مرجعاً للأصول فى علوم الدين، بل وصار مفهوم أهل المدينة للإسلام ووعيهم له وممارستهم لطقوسه وتعاليمه دليلاً يمكن الإسترشاد به فى بعض الأحوال. DEVAMI>>>
Şu hengamede bazı şeyleri yeniden konuşmak gerek.
Her şeye yeniden başlamadan, belki de bazı şeylere hiç başlamamak, hiç bulaşmamak üzere her şeyi yeniden konuşma vakti geçmek üzere.
Her şeyi konuşmadan önce her şeyin kapısını açan anahtar soruyu her daim akılda tutarak söze başlamalı: Müslümanlık bizim neyimiz olur? Müslümanlık bu ülkenin insanı için ne anlam ifade etmektedir? DEVAMI>>>
Başında beyaz bir sarık, üzerinde beyaz bir elbise… Basit, hatta fakir görünümüyle tam siyahi olmayan tenine rağmen Afrikalı olduğunu kestirmem zor değildi. Zaten çok kalabalık olan Mescid-i Haram’da, yanında minik bir alan açabilecek kadar gevşeklik vardı. Yanına varıp biraz sıkışmasını rica ettiğimde gözlerinde çakan sevinç pırıltısını yakaladım. Gülümsedi… Ön üst dişlerinden biri yoktu, biri de öne çıkmıştı. İnsanlar genelde bu tür durumlardan rahatsız oluyor; bir karışlık mekan imtihanı… DEVAMI>>>
İstanbul’a şahsiyet kazandıran, onu estetik kılan; bu şehri yaşayanların idraki ve onun benzeri olmayan coğrafyasıdır. Ama hepsinin üstünde, fetihle gelen Osmanlı medeniyetini taçlandıran Sinan olmasaydı ‘İstanbul’ diye hayalleri süsleyen; taşıyla-toprağıyla, suyuyla, iklimiyle mücessem şehir olmayacaktı. DEVAMI>>>
Medine bir şehir olmaktan daha fazlasını ifade eder. Bir medeniyeti bağrında besleyip yeşerttiği, ona biçim ve mana verdiği için ‘medine’dir; yani bir kent değil…
Yeşerttiği medeniyetin anlamı, onun bizatihi kutsiyetinden kaynaklanır. Beşer yapıp etmelerini, birikimini aşan boyutu da budur. Çünkü onunla ve onun sayesinde medeniyet inşa edildi… DEVAMI>>>
Her kitabın bir yazılış serüveni var. Bunu ancak kitaplaşma sürecinde yazarıyla her bir harf, kelime, cümle arasında kurulan ilişki belirler. Yazarın kitaplaşma sürecinde yaşadığı o müthiş gerilim, coşku, usanç, keşif…. İç içe geçen derin, sessiz, bazen çok sesli bir eylem… DEVAMI>>>