Önce müslümanca idrak

Şu hengamede bazı şeyleri yeniden konuşmak gerek.

Her şeye yeniden başlamadan, belki de bazı şeylere hiç başlamamak, hiç bulaşmamak üzere her şeyi yeniden konuşma vakti geçmek üzere.

Her şeyi konuşmadan önce her şeyin kapısını açan anahtar soruyu her daim akılda tutarak söze başlamalı: Müslümanlık bizim neyimiz olur? Müslümanlık bu ülkenin insanı için ne anlam ifade etmektedir?

Bu ülkede hangi toplumsal, siyasal tasarım adına kim ne iÅŸ iÅŸlerse iÅŸlesin, iÅŸlediÄŸini ister Müslümanlık adına isterse Müslümanlıkla alakasızca iÅŸleye görsün, bir ÅŸekilde Müslümanlıkla temas etmeden, onun rengine ÅŸu veya bu oranda bürünmeden, varlığını kaim kılması mümkün deÄŸil. Bu Müslümanlık boyasına bürünenlerin Müslümanlıkla hiç alakası olamasa bile durum böyledir. Aksi takdirde ne meÅŸruiyet kazanabilirler ne de varlık iddiasında bulunabilirler. Sonuçta bu toprakların hamurunda, en basit ifadeyle sosyolojik olarak ortak paydasında, Müslümanlık dışında ‘gerçeklik’ henüz yok.

O halde Ä°slam’dan ve Ä°slam’ın etrafında neÅŸet etmiÅŸ, ÅŸuurunda olunmadan yaÅŸanarak tevarüs edilen sosyo-kültürel yapı, gelenek, tarih, toplumsal aidiyete dair idrak ve fikriyatın her türü, ancak müslümanca yaÅŸayış ve düşünüşle anlam kazanır. Müslümanlığın bilincinde olmak; bu tüm hissiyatın fikriyata dönüşmesiyle, hissiyatla fikriyatın biribirinin yerine ikame edilmeden, yerli yerine oturtularak bir anlama dönüşmesiyle mümkündür.

Bu ülkede Müslümanlık adına söz söyleme, iÅŸ kuÅŸanma iddiasındaki herkes aynı zamanda ülkenin geleceÄŸi hakkında da sorumluluk alıyor demektir. Ä°slam’ın bu topraklar için ifade ettiÄŸi anlam, tek başına Müslüman olarak yaÅŸamak, Müslüman kalmak ayrımına imkan tanımıyor. ÇoÄŸulcu ve liberal söylemlerin kulaklarımıza üflediÄŸi, seküler söylemlerin bilincimizi ‘indoktrine’ ettiÄŸi bu hengamede bu tabii gerçekliÄŸin hatırlatılması bile yadırgatıcı gelebilir.

Tüm iktidar hesaplaşmalarında tarafların Müslümanlık adına varlıklarını ilk kez aleniyete döktükleri bir dönemde, bu ülkenin gerçekliğinin hatırlatılmasının yadırganır hale gelmesinde, Müslümanların yapıp ettiklerinde Müslümanlıktan önce kendi güçlerini tahkim etmeyi öncelemelerinin önemli payı var. Siyasi tarih yazıldığında artık İslamcılığın olmasa da Müslüman kimlikli insanların, Müslümanlık adına olmasa da Müslümanların siyaset yapışlarının, bu ülkeye vaadettiklerinin, yaptıklarının ve yapamadıklarının çetelesi de tutulacak.

Müslüman olmanın bilincinde olarak ayakları yere basanların eliyle Ä°slam’ın bu topraklar için gelecek vaadi olmaktan nasıl uzaklaÅŸtırılacağı meselesi artık bir teori ve proje meselesi olmaktan çıkmış, bilfiil tecrübe edilen bir gerçek haline gelmiÅŸtir. Müslümanların küresel sisteme sadece ekonomik ve kültürel olarak deÄŸil, zihnen eklemlenmesi, karşılığında verilen güç ve etkinlik peyine ram olup olmamalarına baÄŸlı.

Oysa Müslümanlığın bu topraklar için olduÄŸu kadar insanlığın ufkunda umut olabilmesi, bu iddiada bulunanların Müslüman olmalarıyla deÄŸil Müslümanlığı ne denli yaÅŸadıkları ve temsil ettikleri ile doÄŸrudan alakalı. Müslüman olma iddiasını tek başına taşımak; bir idrak ve bilince, hayat ve ahlaka dönüşmedikçe ancak Ä°slam’ın vakarını, itibarını harcamakla neticelenir. Kimse kendi Müslüman etiketine, her ölçünün, hele Müslümanlık ölçülerinin üstünde bir kutsiyet yüklemesin. Ä°slam’ın vaadettiklerinin ufkunu karartacak olan da bu hak edilmemiÅŸ, kendi kendine yakıştırılan kutsiyet iddiasıdır.

Müslümanlık bu topraklar için ‘yerlilik’ demektir. Müslüman olmasanız da kültürel anlamda bu yerlilikle temasınız yoksa bu ülke için söyleyecek sözünüz yok demektir. Müslümanlığın yerli, sahici ve bir o kadar evrensel bir deÄŸer olarak yeniden neÅŸv ü nema bulabilmesi, aynı zamanda toplumsal meÅŸruiyetin göstergesidir.

BaÅŸta sorulan ‘Müslümanlık bu topraklar için ne ifade ediyor?’ sorusu, tüm bu hengame içinde ‘gelecek nesillere nasıl bir Müslümanlık algısı ÅŸekillendiriyoruz?’ sorusundan bağımsız deÄŸil. Her ÅŸey olup bittikten sonra ‘kayıp kazanç aritmetiÄŸine hapsedilmiÅŸ bir Müslümanlık mı’ yoksa ‘yarınlara Ä°slam adına ne söylüyoruz’ kaygısı mı müslümanca sorumluluÄŸumuzun ölçüsü olacak?

Hercümerç içinde gözden kaçmaması gereken husus; Müslümanlığın geleceği kimsenin tekelinde değil; yarınlarımıza ufuk açacak olanlar da vitrindekilerden ibaret değil.

Ýlgili YazýlarDüşünce, Siyaset

Editör emreakif on February 13, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: