











Ve nihayet dünyaya özgürlük, kardeşlik, eşitlik getiren devrimin çocukları; Ortadoğu’yu karanlığa, vahşete boğmaya hazırlanan İslamcı güçlere karşı harekete geçti! Fransa IŞİD’e karşı ilk hava hareketini gerçekleştirdi. Yani bölgemiz kendisini ortaçağ karanlığına yuvarlanma tehlikesine karşı artık daha güvende hissedebilir! Medyada IŞİD vesilesiyle kullanılan haber dili bilinçaltına o kadar yerleşti ki Amerikan bombalarından önce Fransız Devrimi’nin tomurcuklarını görmenin daha iyi geleceğine ikna olmaya başladık bile. Ne de olsa Aydınlanmanın çocukları, dünyayı uygarlıkla tanıştıran kurucu bir ulus tekrar insanlık adına misyon üstlenmiş görünüyor. DEVAMI>>>
The election results, which will determine whether Scotland will break off from the UK – or to be more clear, from England – is significant, especially for the individual voters. The election, per se, is pregnant with important consequences.
The dismantling of the UK, which once was the empire “where the sun never set” and looked like a fisher isle, can be read as the decline for the advanced historical point of European enlightenment today. DEVAMI>>>
İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan, daha anlaşılır ifadeyle İngiltere’den ayrılıp ayrılmayacağına karar verecek olan oylamanın sonucu kadar bizzat oylamanın kendisi önemli sonuçlara gebe. Bir zamanlar ‘üzerinde güneş batmayan’ imparatorluğun sığdığı adeta bir balıkçı adasını çağrıştıran Britanya’nın parçalanması, Avrupa aydınlanmasından bugüne gelen tarih çizgisinin düşüş noktası olarak da okunabilir. DEVAMI>>>
Fransız Devrimi’nden sonra Napolyon için en önemli sorulardan biri Yahudilerin normal vatandaş olup olmadıklarıydı. Tüm yurttaşların eşitliği, kardeşliği ilkesini slogan edinen devrimden sonra Yahudilerin de eşit vatandaş olarak kabul edilmesinden daha tabii ne olabilir diye düşünülebilir. Oysa Napolyon için asıl soru, Yahudileri kendilerine eşit Fransız yurttaşı olarak kabul edip etmeyecekleridir. Bunun için Yahudilerin ya asimile edilmeleri yahut da sisteme dahil edilerek kendilerini Fransız gibi hissetmelerini sağlayacak reformlara gidilmesi gerekiyordu. Nitekim Yahudilerin gettolarda yaşamalarını zorunlu kılan uygulamaları kaldırarak önemli adımlar atılacaktır. DEVAMI>>>
Every term, when popularized, loses its content. Everything with a meaningful content may be evaporated. What we are living through is assessed in terms of emptied values, relationships and interests. Our minds strive to observe developments through their narrow strategic outcomes and goals and our same minds are trying to produce counter-strategies. Yet, when it”s considered that an effective strategy, determined value and experience don”t exist, it is impossible not to fall into the trap of Machiavellian indecency. DEVAMI>>>
Her kavramın popülerleştiği oranda içeriği kayboluyor. Muhtevası anlam yüklü olan her şey buharlaşıyor. Bölgemizde yaşadıklarımız içeriği boşaltılmış değerler, ilişkiler ve çıkarlar üzerinden değerlendiriliyor. Her gelişmenin dar stratejik sonuçlarını, amaçlarını gözeterek okuyor; buna karşı strateji üretmeye çalışıyor zihinlerimiz. Oysa stratejiyi etkileyen, belirleyen değer, tecrübe yok farz edildiğinde Makyavelist ahlaksızlığa düşmemek ne mümkün. DEVAMI>>>
Ne tuhaf bir tesadüf değil mi 11 Eylül 2001’de Amerika’nın Ortadoğu’yu askeri işgaliyle sonuçlanan süreç başlamıştı. Neocon Bush ve ekibi terörle küresel savaş adına adeta İslam dünyasına ‘haçlı seferi’ başlatmıştı; görünen hedef El-Kaide idi. New York’taki ikiz kulelere saldıranların kahir ekseriyeti ne Afgan ne de Iraklıydı ama saldırının faturası nedense Afganistan ve Irak’a çıkarıldı. Afganistan işgal edildi, Irak ise hem işgal edildi hem rejimi değiştirildi hem de fiilen parçalandı. Tüm bu olup bitenleri hep o Neocon gözü dönmüşlüğü ile açıklayan akıl, Obama geldiğinde pek sevinmişti. Kahire’de ‘hepimiz aynı tanrının çocuklarıyız’ derken hem Kuran’ı istiskal ediyor hem de yeni bir Amerika vaad ediyordu. Ne var ki Amerikan politikalarında radikal bir değişiklik olmazken Amerikan güçleri de Ortadoğu’dan çekilmemek için ayak sürümeye devam etti. Bu arada ‘Arap baharı’ adıyla yükselen apolitik devrimler çağı da Amerika’nın örtük desteği ile çabucak kapandı. DEVAMI>>>
Almanya’ya yarım yüzyıldır işçi olarak giden Anadolu çocukları bir gün dönecekleri umuduyla orayı vatan bellemediler. Ne var ki, ikinci ve üçüncü nesiller Anadolu’nun dilinden de, havasından da kopmaya başladı. Artık Türkçeyi Almanca kadar konuşamayan, dedelerinin geldiği topraklarla aidiyet ilişkileri kartpostal nostaljisine indirgenmeye başlanan bir yeni nesil oluşuyor. DEVAMI>>>
Askeri stratejik ve de ideolojik bir tasarım olarak Batı ittifakını oluşturan güçlerin tarihsel olarak bir birlerini boğazlayan ülkelerden oluştuğu gerçeği bugün pek hatırlanmıyor. Oysa stratejik ironi gibi duran Batı ittifakı tasarımını bugüne kadar iki unsur bir arada tuttu: Ortak düşman tehdidi ve Amerika’nın de facto hegemonik gücü. Bu arada Batılı değerler olarak öne çıkan demokrasi, insan hakları, kapitalist sistem gibi gerekli düzen taleplerinin stratejik öncelikler oranında bir sıklete sahip olduğunu yakın zamanda çok tecrübe ettik. DEVAMI>>>
It had been forgotten that the powers, which form the Western Alliance as a military strategic and ideological design, are formed from countries that had choked one another in history. Although, the Western Alliance design, which stands like strategic irony, had held two elements together until today; a common enemy threat and the U.S.A’s de facto hegemonic power. Meanwhile, recently we had experienced that the necessary system demands like democracy, human rights, capitalist system, which are becoming prominent as the Western values, have a weight at the rate of strategic priorities. DEVAMI>>>