Euro Islam’ın fundamentali nedir?

Almanya’ya yarım yüzyıldır işçi olarak giden Anadolu çocukları bir gün dönecekleri umuduyla orayı vatan bellemediler. Ne var ki, ikinci ve üçüncü nesiller Anadolu’nun dilinden de, havasından da kopmaya baÅŸladı. Artık Türkçeyi Almanca kadar konuÅŸamayan, dedelerinin geldiÄŸi topraklarla aidiyet iliÅŸkileri kartpostal nostaljisine indirgenmeye baÅŸlanan bir yeni nesil oluÅŸuyor.

Yabancılaşma ne kadar güçlü olursa olsun büyük ölçüde Müslüman kimliğine sahip çıktıkları için ve kendilerini atalarının köklerinin uzantısı saydıkları için bu aidiyetin kolay kolay vazgeçilesi bir değer olmadığı da bir realite. Müslümanlığın aslî, varoluşsal bir aidiyet unsuru olmasının ve diğer etkenlerin daha çok sosyolojik gerçekliklerle göreceleşen tali kimlikler oluşunun tezahürleridir gözlemlediklerimiz.

Bu nedenledir ki, Avrupa Ä°slamı (Euro Islam) projesi tüm Müslüman göçmenlerin asli hüviyetleri üzerinde denenmek istenen bir proje. Özellikle Alman uygulaması, bizim için daha önem kazanıyor. Elli yıldır Almanya’da yaÅŸayan Anadolu çocuklarına dini rehberlik yapacak ÅŸahsiyetlerin yetiÅŸmesi için hiç bir kurumsal çaba gösterilmemesi eleÅŸtirilebilir. Derneklerin, cemaatlerin, partilerin bağış kumbarası gibi gördükleri de doÄŸrudur… Buna raÄŸmen Türkiye’den Almanya’ya giden ilk nesilden itibaren dini hassasiyetleri korumak, diri tutmak konusundaki sürekli çabalar, örgütlülükler, dinamizm kendi başına bir deÄŸerdir. Bildikleri kadar dinî hayatı koruma, içe kapanarak da olsa dini yaÅŸama ve böylece her anlamda yabancı bir toplumda varoluÅŸ alanı ve imkanı oluÅŸturma çabaları müthiÅŸ bir deneyimdi.

Yarım yüzyılı aşkın bir sürede bu kitlelerin içinde yaşadıkları toplum ve coğrafya şartlarında İslami bilgi ve donanım sahibi olmalarını sağlayacak eğitimi veren kurumların oluşturulamamasının nedenleri tartışılabilir. Ve nihayet 2010 yılından itibaren Almanya devlet üniversitelerinde İslam İlahiyat Enstitüleri açılmaya başlandı. Ve bugüne gelindiğinde İlahiyat Enstitülerinin sayısı yediyi buldu. Bu arada şu soruyu sormadan geçemeyeceğim: Müslüman gruplar cemaatler üniversite düzeyinde ciddi bir ilahiyat fakültesi kurma girişiminde bulunsalardı/bulunabilselerdi Almanya izin verir miydi?

Alman devletinin Ä°slam Ä°lahiyat Enstitülerini açarken birincil hedefi; buradan imamlık yapacak , Müslümanlara dini konularda rehberlik edecek formatta Almanca konuÅŸan ilahiyatçıların yetiÅŸmesi idi. Bunun içinde pek masum görünen bir gerekçeleri var. Anadolu’dan ya da diÄŸer ülkelerden gelen imamların Almanca bilmemeleri, bu ülkenin ÅŸartlarına yabancı olmaları… Ä°leri sürülen bu gerekçeyi yıllardır dillendirilen kültürel entegrasyon hikayesi ile birlikte düşünmeden ele almak ne mümkün.

Temel sorun Almanca konuşulamamasından çok, Almanca konuşan nesillerin bu zamana kadar istenilen ölçüde gerçekleşemeyen entegrasyonunun fiiliyata geçmesidir. Yani Müslümanlıklarının bir şekilde Alman kültürüne, modern dünyanın gereklerine uygun olmasını sağlayacak kıvama getirilmesidir.

Euro İlahiyat projesi Euro Islam projesinin en kritik adımlarından biridir.

Sonuçta Müslümanların Almanya’nın -Fransa ve Hollanda gibi diÄŸer ülkeler de buna eklenebilir- kültürüyle baÄŸdaÅŸabilir, kabul edilebilir ve dolayısıyla çoÄŸulcu Avrupa kültürü içinde yaÅŸamasına izin verilebilir bir kıvama getirilmesidir. Euro Ä°lahiyat projesi, Müslümanlar adına onların neye, nasıl inanmaları gerektiÄŸine karar verebilmeyi ve bu kıtanın tarihi boyunca dışladığı bir dinin müntesipleriyle bir arada yaÅŸama deneyiminin hiç olmadığı kültürlerine uyumlu hale gelmelerini hedefliyor. Bu da, bir akademik disiplin ve tarafsızlık standartları içinde yapıldığı için nerdeyse tüm tartışmaların önü kesiliyor.

Söz konusu olan akademik standartlar olunca, formel model olarak alınan Hristiyan ilahiyat eÄŸitimidir ve bunun Ä°slam ilahiyatına uyarlanması söz konusu. Hristiyan ilahiyatının müfredatını belirleyen bir tür danışma kurulu, Kilise tarafından seçiliyor ve üniversite bu kurulla beraber çalışıyor. Müslümanların Hristiyanlıktaki gibi bir Kiliseleri olamadığı için, üniversiteler istedikleri cemaat, grup ve ÅŸahıslarla iÅŸbirliÄŸine giderek kendi anlayışını onaylayacak kurul oluÅŸturabiliyor. Nitekim Türkiye’de, Ä°ran’da en marjinal görüşleri esas alan, usul bakımından disiplinleri tepetaklak eden şâz görüşler çoÄŸulcu eÄŸitim adı altında ilahiyat eÄŸitiminin temelini oluÅŸturabiliyor.

Özellikle OrtadoÄŸu’daki son geliÅŸmeler çerçevesinde adeta ÅŸeytanlaÅŸtırılan Ä°slami faaliyetler, medyatik ortamda Batı’nın korkularını besleyen IŞİD vari ÅŸebekelerin uygulamaları bu konuda her türlü tartışmanın, itirazın önünü kesmektedir.

Projenin önerdiÄŸi insan ve Müslüman tipinin toplumsal karşılığı olarak, entegrasyonun Euro ilahiyat üzerinde yürütülmesi amaçlanırken, bunu masumlaÅŸtırıcı gerekçe olarak, her türlü radikalizm uygulamaları da örnek gösterilecektir. Burada temel sorun radikalizmin sınırlarının nerede baÅŸlayıp nerede sonlandığı, korkutulan fundamentalist anlayışın içine hangi Ä°slami umdelerin dahil edildiÄŸidir. Yani ‘ Euro Islam’ın fundamentali nedir?’ sorusu sorulmadan bu konu, araçsal unsurlar (dini meseleler Almanca, Ä°ngilizce diline nasıl aktarılır vs.) öne çıkarılarak anlaşılamaz.

Bu projenin neyi amaçladığını sorgularken Almanların Türkler arasında hangi grupları entegrasyona müsait gördükleri için desteklemeleri gerektiğine dair hazırladıkları raporlara ve alnının teriyle ekmeğini kazanan Anadolu çocuklarının aidatlarıyla ayakta duran, hayatın dışına itilen yapıların, camilerin neden olağan kuşkulu muamelesi gördüğüne bakmak yeterli.

Evet, Euro İlahiyatçılara sorulması gereken soru: Senin fundamentalin nedir?

Ýlgili YazýlarDünya, Siyaset

Editör emreakif on September 9, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: