Avrupa bisikleti

‘Avrupa bisiklet gibidir, ilerlemezse düşer.’

Yukarıdaki cümle AB’nin kurucuları arasında bulunan Belçikalı Paul H. Spaak’a ait. Pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablonun bana hatırlattığı ilk cümle bu oldu.

Aşırı sağcıların İslamofobik karakteri, baskın milliyetçi partilerin önemli oranda ilerlemeleri, hatta Fransa gibi AB’nin lokomotif ülkelerinde öne geçmeleri Avrupa fikrini savunan merkezi aklı karıştırdı. Üstelik sadece Fransa değil İngiltere ve Almanya’da da önemli kazanımlar edindiler, AP’deki sayısal dengeyi altüst ettiler. Dahası Avrupalıların kronik sorunu olan, aslında siyasete yabancılaşma olarak okunması gereken ‘seçimlere katılımdaki düşük oran’ bu kez görece yükseldi. Seçimlere katılım arttıkça, Avrupa’nın en büyük iddiası olan demokratik katılım güçlendikçe istenmeyen sonuçların çıkması gibi ironik bir durum var ortada. DEVAMI>>>

Muhafazakarlığın muhalif hali

Muhafazakarlıkla yerlilik arasında Türkiye sosyolojisi göz önüne alındığında kaçınılmaz bir ilişki olduğunu varsaymak hem çok yanıltıcı hem de o derece karşılığı olan bir çelişkinin formülasyonudur. Zaten bizatihi muhafazakarlığın kendisi çelişkiler içinde var olma halidir. Müslüman zihnin ilahi olanı/kutsalı/emaneti muhafaza etme cehdi ile modern siyasal eğilim olarak muhafazakarlığın davranış kodlarının birbirinden farklı olduğunu belirtmeliyim. DEVAMI>>>

Sürgünler anlaşılmadan ne Batı ne Doğu anlaşılır

Büyük Kafkas sürgününün 150. yılında büyük insanlık trajedisine dair ne söylense eksik kalacaktır. Bu eksiklik sadece Rus sömürge imparatorluğunun topraklarından söküp attığı Kafkasyalı Müslümanların acılarının yeterince dile getirilmemesinden ibaret değil. İnsani boyutun ötesinde, Rusların Müslüman toplumlarla bir arada yaşama deneyimlerinin tarihsel arkaplanına ışık tutması açısından da önemli… Farklı olanla bir aradalık bir medeniyet göstergesi ise Batı toplumlarının tarihi bu anlamda çok sorunlu demektir. DEVAMI>>>

Libya’da darbecilik oyunları

Tunus ve Mısır’da ayaklanmalar başlayıp başlarındaki diktatörler devrildiğinde Libyalıların bundan cesaretle kendi tarzlarında bir devrim deneyimi yaşaması şaşırtıcı değildi. Nihayetinde halk, 27 yaşında bir subay olarak gerçekleştirdiği bir devrimle devlete, halka el koyan Kaddafi yönetiminden bayağı sıkılmıştı. Aşağıdan yukarıya doğru askeri bir hiyerarşinin şekillendirdiği Kaddafi devrimi, ülkeyi de korsan biçimde farklı hiyerarşik ilişkiler içinde bir arada tuttu. DEVAMI>>>

The coup games in Libya

After the uprisings in Tunisia and Egypt and the overthrowing of their dictators, it did not come off surprising that Libyans were encouraged to go for a kind of revolution that was unique to themselves.

At any rate, people were quite frustrated with the Kaddafi administration, which had seized the authority through the revolution that a 27-year-old military officer led. The Kaddafi revolution taking a shape from bottom to up held in a set of various hierarchically illegal networks. DEVAMI>>>

Maden ocağına gömülen imaj

Soma bu ülkede ilke ve dürüstlük, vicdan ve tutarlılık, vaat ve sorumluluk, değer ve adalet gibi temel çelişkilerin uç verdiği alanlarda bir dönüm noktası olmayacaksa konuşulanlar dönemsel duygusallıktan, siyasal öfkeden, hesap vermeyen bir vicdan edebiyatından öteye geçemeyecek demektir. Saman alevi gibi sönen öfke, acıma, paylaşma, pişmanlık gösterilerinin değiştiremediği tek şey; istismar ve sorumsuzluğun alın teri ve insan hayatını değersizleştirmesi olacaktır. DEVAMI>>>

The image buried into the coal mine

Unless Soma becomes a turning point for discrepancies, which occur in principles, honesty, conscience, consistence, promises, responsibility, values, justice, then talks regarding all those won’t go beyond temporary emotions or political anger, which will become an unquestionable, pretentious drama show. DEVAMI>>>

Arnavutları keşfetmek

Balkanlara yönelik müthiş bir ilginin olması kuşkusuz bir bakıma tarihimizin yeniden keşfi anlamına gelir. Osmanlı’yı Anadolu’dan ibaret gören, imparatorluk çapında bir bakıştan mahrum ulusun çocukları olarak eğitilmiş bir halkın tarih algısının sınırlı da olsa değişmesi demek bu. Sadece coğrafi olarak değil, etnik ve dini unsurlar açısından da Osmanlı’yı yerli yerine oturtmak için bir adım sayılabilir. DEVAMI>>>

The complex of the colonized and terror

Our media perception meets a new type of violence. The ‘black violence’ that arises from Black Africa took its place among the world news. Boko Haram, who is responsible for the assaults that partly targeted Christians and partly Muslims was in fact made to be a potential criminal involved with Al-Qaeda. DEVAMI>>>

Sömürge kompleksi ve terör

Medyatik algılarımız yeni bir şiddet dalgasıyla, daha doğrusu türü ile tanışıyor. Kara Afrika’da yükselen ‘kara şiddet’ bir anda dünya gündemine oturdu. Zaman zaman duyulan Hristiyanlara, kiliselere yönelik saldırılara, Müslüman köylere ve hükümet güçlerine yönelik kitlesel ölümlerle sonuçlanan saldırılar ekleniyordu. Eylemlerin sorumlusu Boko Haram’ın aslında olağan suçlu olarak El-kaide bağlantılı olması istenmişti. DEVAMI>>>