Fukuyama’nın aradığı muhalefet

GeçtiÄŸimiz günlerde Türkiye’de Zizek fırtınası esti ve unutuldu. Parlak fikirleri, zekice kurgulanmış eleÅŸtirileri ile Marksist düşünürün söyledikleri hayli ilgi çekici. Bunca kitap, makale, söyleÅŸi ve konuÅŸmanın getirdiÄŸi şöhret bir yana, entelektüel olarak Zizek bir çırpıda silip atılacak biri deÄŸil kuÅŸkusuz. Ancak düşünce ve eylem arasında belli ölçüde bir tutarlılık beklemek de herkesin hakkı. Marksist temelden hareketle düşünce serdeden birinin kapitalizmi ayakta tutan en önemli sütunlardan birine yaslanarak reklam sektörünün sponsorluÄŸunda muhalif tavır sergilemesiyle, adeta ‘pop düşünür’lükle ‘soft düşünür’lük sentezini temsil etmekten kaçınmayan tavrına dair gazete makalesi okumaktan sıkılanların bile hüküm vermesine yol açıyor.

Zizek’in temsil ettiÄŸi muhalif duruÅŸun resmettiÄŸi bu manzara karşısında henüz bir ÅŸeyler konuÅŸmadan “Tarihin Sonu”nu ilan eden Francis Fukuyama bir çıkış yaptı. Der Spiegel’de bir röportajı yayınlanan Fukuyama, “aşırı kapitalizmin demokrasiyi öldürdüğü”nden dem vurarak ÅŸaşırtıcı bir çıkış yapıyor ve soruyor: Sol neden isyan etmiyor?

Sonlu tarih düşüncesine yatkın Batılılar için pek ikna edici gelen “tarihin sonu” tezi ile kapitalizmin mutlak ve evrensel zaferini ilan eden Amerikalı muhafazakar düşünür (stratejist mi demeli) bu kez ilan ettiÄŸi zaferden pek emin deÄŸil gibi görünüyor. Aslında Sovyet sisteminin çökmesiyle komünizme karşı kapitalizmin zaferini ilan eden ve bunu doÄŸrusal-ilerlemeci tarih ÅŸablonuna yerleÅŸtirerek insanlığın gelebildiÄŸi nihai sistem olarak kutlayanlar için Zizek’in tutumu onaylayıcı bir iÅŸlev görebilirdi.

Nihayetinde, Marksist kökeni bir yana modern-kapitalist sisteme getirdiÄŸi eleÅŸtirilerle hayli popüler olan ve bu popülerliÄŸi serbest piyasa ÅŸartlarında bir tür “tecime elveriÅŸli” hale getirmesini bilen, reklam ÅŸirketlerinin sponsorluÄŸunda kapitalizm eleÅŸtirisi yapan bir muhaliften söz ediyoruz.

Bu açıdan bakınca Fukuyama’nın (aşırı) kapitalizmden rahatsız olmasının gerekçesinin vicdani mi yoksa piyasa ÅŸartlarından mı kaynaklandığını kestirmek zor. KonuÅŸma boyunca yaptığı açıklamalardan bunu çıkartamıyoruz. Fakat “sol kaynaklı bir isyanın neden yükselmediÄŸi” sorusuyla, kuÅŸkuya düşmüş göründüğü “tarihin sonu”na, yani Kapitalizme, kendi içinden bir cevap/çözüm aradığı da açık. Paradigmayı sorgulamayan bir sol muhalefet arayışında…

Küresel solun muhalefet imkanlarının ne olup olmadığı konusu baÅŸta olmak üzere özellikle 11 Eylül sonrasında yoÄŸun biçimde alternatif arayışına yönelinmiÅŸ görünüyordu. Çok önceleri bu konuya deÄŸinerek “Bir yöntem olarak Marksizm’in (diÄŸer siyasi ve felsefi ekoller gibi) her zaman deÄŸerlendirilebilecek bir düşünce birikimi olarak entelektüel envanterde yerini koruduÄŸu”nu belirtikten sonra “Marksist düşüncenin bile muhafazakar, sistem içi savunmacı konuma düşmesiyle yeni açılımlara ihtiyaç hissedildiÄŸi”ne dikkat çekmiÅŸtim (12.03.2009 tarihli Yeni Åžafak).

Tarihin sonu efsanesinin içine girdiÄŸi krizi, güven sorununu paradigma içi muhalefetle aÅŸma çabaları ile muhalif solun alternatif muhalif söyleme yönelmesi, yani Ä°slamcı muhalefete odaklandığı olgusu, bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir konu. Bu ilginin sonuçları ne oldu, sol muhalif aydınlar Ä°slami hareketlerde en azından söylemsel düzeyde ne buldu, nasıl bir diyaloga girildi gibi sorularla Türkiye’de pek ilgilenen olmadı.

Bu ilgisizliÄŸin oryantalist “Arap Baharı” etiketlemesinin arkaplanında yatan geliÅŸmelerin doÄŸru okunmasını da engellediÄŸini söyleyebiliriz. Küresel solun Ä°slamcı muhalefetin entelektüel temelleriyle ilgilenmeye baÅŸladığı süreçte nasıl bir çıkarsama yaptığı araÅŸtırması bir yana Amerikan muhafazakarlarının sol kaynaklı isyan arayışına paralel olarak solun aradığı alternatifin de sistem içine çekilme çabalarını da dikkatlerden kaçırmamak gerek.

Soru ÅŸu; Zizekli sol muhalefet tarihin sonu tezinin sonunu getirmediÄŸi gibi küresel sola yüklenen isyan sesini yükseltme misyonu küresel ölçekte Arap Baharı’na mı yüklendi? Davos’ta “sizin çıkarlarınızı en iyi biz koruruz” diyen bir “bahar” Fukuyama’nın beklediÄŸi isyanın Arap versiyonu olmasın? Bu soru ile herkesten önce Türkiye’deki Ä°slami kaygı sahipleri yüzleÅŸmek zorundadır. Aksi takdirde muhalefet adına iÄŸreti duran ilkel bir sol jargon ya da küresel kapitalizme eklemlenmenin liberal gömleÄŸini giymemek elde deÄŸil.

Ýlgili YazýlarDüşünce

Editör emreakif on February 3, 2012

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: