Yunan olmak kolay değil!

Yunanistan Avrupa Uygarlığı kurgusunun sembol ülkesiydi. Avrupa fikrinin düşünsel temellerini oluşturan   Antik Yunan Uygarlığı’nın beşeri ve coğrafi mirasçılarıydılar. Bu muhayyel kurguyu hayata geçirmek üzere Avrupalıların emperyal projesi olarak Osmanlı’dan koparılıp siyasi varlık olarak hayat buldu. Avrupa uygarlığını oluşturan kurgunun, üçlü sacayağının yani Atina, Roma ve Kudüs’ün kadim köklerinden biri burada yükseliyordu.

Yunanistan’a biçilen bu tarihi misyon onların hem ödülü hem cezaları oldu. Avrupa’nın kollanan, hatta şımartılan çocuğu olmanın avantajını zaman zaman ölçüsüzce kullandılar. Belki de hakedilmemiş bu  özel ilgi onların tarihte zaman zaman kendi gerçekliklerini göz ardı etmelerine neden oldu. Bedelini de ödetti Avrupalılar…

Tarihin yükünü taşımak kolay değildir. Hak edilmemiş tarihi misyonların yakıştırma temsiliyetlerin yükü altında ezilir toplumlar, tıpkı insanlar gibi…

Yunanistan bu durumun en sarsıcı travmalarını yaşadı.

Şimdilerde özel muameleye muhatap olarak Avrupa Birliği’ndeki konumları ciddi sarsıntı geçiriyor.

Avrupa Birliği’nin açılma politikalarından en fazla yararlanan ülkeydi… Roma idealini yeniden hayata geçirmek isteyen Avrupa Birliği fikrinin mimarları için Yunanistan’ın sembolik anlamı kendi varlığından daha önemliydi. Bu durumun farkında olan Yunanlılar da AB imkanlarını sonuna kadar hem ekonomik hem siyasi olarak kullanmakta geri kalmadılar doğrusu.

Yunanistan tarihinin  en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Ülke Avrupa Birliği’nin olanca mali desteğine rağmen iflas etti.

Bu noktaya birden gelmediler elbette. Avrupa Birliği’nin onları hiç bir zaman gözden çıkarmayacağına olan güvenle eldeki imkanları AB’ye rağmen hoyratça kullanmanın birikmiş faturası.. Avrupa Birliği Yunanistan’ı kendi içine çekerken Avrupalılar Yunan kökenlerine benzemedi bilakis coğrafi ve ekonomik olarak hiç de hazır olamayan Yunanistan’ı Batı Avrupa hayat tarzına, standartlarına adapte ettiler.
Başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’nin Yunanistan ekonomisini denetim altına almak daha doğrusu yaptığı finansal yardımların geri ödemesini garantiye almak için Yunan halkının hiç de alışık olmadığı kemer sıkma politikalarına mecbur edildiler.

İşsizlik, kemer sıkma politikaları, sarsılan hayat standartları Yunanlıların acı gerçekle yüz yüze gelmeleriyle sonuçlandı.

Bu süreçte SYRIZA hareketi ile Yunanistan belki de ilk defa toplumsal muhalefet oluşturarak Batı Avrupa’ya karşı bir tepki verdi. Bunca zaman hep tercihe mazhar  oldmalarına rağmen hayal kırıklığı en radikal siyasette ifadesini bularak Almanya’nın şahsında somutlaşan AB karşıtlığına dönüştü.
Bu karşıtlık şüphesiz bir Batı düşmanlığı, SYRIZA’nın radikal fikirlerine rağmen bir kapitalizm karşıtlığı değil. Elinden oyuncağı alınan bir çocuk tavrı son AB Yunanistan görüşmelerinde kendini ele veriyor.

Adeta şantaja varan ifadeler, pazarlık payı olarak öne sürülen argümanlar hiç de Avrupa’nın üzerinde yükseldiği varsayılan üç kadim şehrin bakiyesinden birine aitmiş gibi durmuyorlar.

Bu durumun son çarpıcı örneği ise Yunan dışişleri Bakanı’nın AB Bakanlarına yaptığı tehdit oldu.

Letonya’da Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında katılan Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias’ın ilginç çıkışları oldu. Kendilerine karşı siyasi ırkçılık yapıldığını savunan Bakan, “Avrupa’nın geleceği için Yunanistan’a farklı bir siyaset gerekmektedir.  Bu ayrıca jeostratejik bir gerekliliktir” diyor. Devamında Avrupa Birliği’nin Yunanistan’a karşı tutumları bu şekilde devam ederse durumu referanduma götürebileceğini söyleyerek birlikten çıkmayı ima etmesi bahsettiğim psikolojinin yansıması.
Yunan Bakan’ın son sözleri bize çok aşina; “Eğer Yunanistan çökecek olursa  milyonlarca mülteci ve cihatçı Avrupa’ya dolacaktır”

Bu söylem bir zamanlar  Türk politikacıların Avrupalılara karşı kullandıkları argümana ne kadar  benziyor. Hatta şimdilerde Ortadoğu’daki tiranlıkların  Batılılara ve İsrail’e karşı kullandıkları dile de benzer. Türkiye’de biz gidersek irtica/İslamcılar/ şeriatçılar iktidara gelir söylemi  merkez sağ söylemin en güçlü argümanı oldu. Demirel’den Özal’a kadar uzanan süreklilik…

Emperyalizmin desteği ile kurulan Yunanistan’a zaman zaman ödetilen faturalar oldu. İngilizlerin Anadolu’yu işgal ederek Megalo İdea uğruna kışkırtılmaları sonra ortada bırakılmaları… Burda da yalnız kalmanın travmatik öfkesi seziliyor Yunan bakanda… En radikal siyasal hareket bir tür şantajla ayakta durmaya çalışırken AB de bu radikal siyasal hareketten ehlileştirilmiş bir partner çıkarma projesinde…

Evet ödünç alınan bir misyonu taşımak kolay değildir. Hele bu günler de Yunan olmak hiç de kolay değil.

lgili YazlarDünya, Siyaset

Editr emreakif on March 10, 2015

Yorumunuz

İsminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

Kişisel Blogunuz

Comments

Dier Yazlar

Daha Yeni Yazlar: