Papa’yı nasıl bilirdik?

Huntington ‘Medeniyetler çatışması’ baÅŸlıklı makalesini (Foreign Affairs, Summer 1993) yayınlayalı tam yirmi yıl oldu. Batı medeniyeti ile diÄŸer medeniyetleri karşı karşıya koyarak, bu karşıtlık ve tehdit algısı üzerinden yeni bir batı tanımlaması yapıyordu Huntington. SoÄŸuk savaÅŸ sonrasının stratejik hedefleri açısından bakıldığında yeni dönemin düşman algısı ve daha sonra baÅŸlayacak olan ‘haçlı seferi’ için teorik zemin hazırlığı olarak okunması gereken, yüzeysel bir çalışmaydı. Huntington gibi siyasetle iç içe bir akademisyene düşünür payesi verilmesinin sebebi ve medeniyetler çatışmasının ciddiye alınmasını saÄŸlayan asıl unsur, arkasında duran siyasal gücün desteÄŸi ve zamanla ortaya çıkan stratejik hedefleriyle örtüşüyor olmasıydı. Nitekim NATO’nun soÄŸuk savaÅŸ sonrası düşman olarak Ä°slam dünyasına iÅŸaret etmesinden ayrı düşünülemeyecek bir makaleydi.

Medeniyetler çatışmasına karşılık medeniyetler arası diyalog adına başlatılan bazı girişimler ise çatışmacı söylemin stratejik tercihleri ve gücü karşısında, entelektüel zemini ne olursa olsun, belirleyici, gündem oluşturucu bir söylem düzeyine yükselmekten uzaktı ve naif kalacaktı.

Huntington’un medeniyetler çatışması tezi teorik zemini zayıf olsa da Batı kimliÄŸini yeniden tanımlamaya ve buna uygun ‘öteki’ icat etmeye yönelik bir giriÅŸimdi. Ne var ki, Batı kimliÄŸini yeniden tanımlama çabası; ABD baÅŸta olmak üzere Avrupa’nın korkuları üzerine ve Batı’nın biricikliÄŸi, üstünlüğü algısının yitirilme endiÅŸesi üzerine kurulu tarihsel referanslara baÅŸvursa da son derece pragmatik ve yüzeyseldi.

Dün istifa edeceÄŸini duyuran Papa 16’ncı Benedikt tam böylesi bir kritik dönemde söylemi ile dikkat çeken çıkışlar yapmıştı. Benedikt modern zamanlarda istifa eden ilk papa olarak tarihe geçecek. Bu zamana kadar gelen 265 papa arasında, en son 1415’te benzer bir istifa yaÅŸanmış. Olayın teolojik boyutu bir yana, istifasının arkaplanında neler olduÄŸunu henüz bilmiyoruz, belki de tam olarak hiç öğrenemeyeceÄŸiz. Ancak, özellikle Ä°slam ve Müslümanlarla ilgili sözlerinden dolayı bir tür ‘Ä°slam düşmanı papa’ muamelesi gören, büyük tepkiler alan çıkışlarıyla hatırlanacak.

Papa Benedikt, seçildiÄŸi zaman Ä°slam hakkında yaptığı açıklamalarla Müslümanlardan büyük tepki aldı. Oysa Papa’nın derdi ilk elde Müslümanları rencide ederek hedef haline gelmek ya da düşman kazanmak deÄŸildi. Papa’nın yapmak istediÄŸi Katolik Batı özellikle de Avrupa kimliÄŸine yeniden bir müdahale giriÅŸimiydi. Seküler kimliÄŸi bir tarafa Avrupa’ya Hıristiyan köklerini hatırlatma ve ‘öteki’ üzerinden Avrupalılık kimliÄŸini yeniden inÅŸa giriÅŸimi… Huntington’ın stratejik kaygılarla da olsa tanımlamaya çalıştığı Batı medeniyeti kimliÄŸini Papa, Katolik kilisenin teolojik ve tarihi referanslarıyla yeniden kurma ve tanımlama giriÅŸiminde bulundu. Avrupa kimliÄŸinin ötekisini oluÅŸturan Ä°slam ve özelde de Osmanlı/Türk vurgusunu canlı tutacak metinlerin bilinçli olarak seçilmesi bu kimlik ve tanımlama çabasının parçasıydı.

Modern Avrupa kimliÄŸine eklemlenen Yahudi unsura bakış da yenilenmiÅŸ; 1523’ten sonra seçilen ilk Alman papa olarak Nazilerin Yahudi kamplarını ziyaret ederek, bu anlamda yeni Avrupa kimliÄŸine baÅŸka bir boyut kazandırdığı söylenebilir. Hem kendi ülkesinin tarihiyle hem Hıristiyan inancından gelen antisemitizmle yüzleÅŸme anlamında Kilise’nin modern Batı kimliÄŸiyle uyumunu gösterdi. Henüz teolojik olarak YahudiliÄŸin olumsuz algısı devam ediyor olsa da artık Yahudi-Hıristiyan uygarlığı olarak tanımlanan Batı’nın ÅŸartlarına uymuÅŸ oldu.

Papa Benedikt’in Ä°slam karşıtı çıkışları, soÄŸuk savaÅŸ sonrası dönemin Batı kimliÄŸinin yeniden tanımlanmasında Vatikan’ın devreye girerek dini müdahalesi olarak hatırlanacak. Avrupa’da dinin günlük hayattaki yeri ile siyasi, hukuki, toplumsal ve kültürel kodların oluÅŸumundaki belirleyici rolünü karıştıranlar için bu görüşler abartılı gelebilir. Hele ‘Avrupa-Batı medeniyeti’ bir üst kimlik olarak ele alındığında bu kimliÄŸin ‘öteki’si olarak öncelikli olarak Ä°slam olmuÅŸtur. Papa’nın yaptığı, bu tanımlama üzerinden Avrupa’nın Hıristiyan köklerini hatırlatarak politik amaçlı medeniyetler çatışması tanımının teolojik zeminini hazırlamak oldu. Her ne kadar haçlı seferlerini bir hata olarak tanımlasa da ‘öteki’ olarak Ä°slam ve Müslümanlara atıf yapmayı hiç ihmal etmedi.

Ýlgili YazýlarDünya, Düşünce, Siyaset

Editör emreakif on February 12, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar: