Dünyanın kitapçıları

İçine hiç girmediğim, muhtemelen sattığı kitapların hiç birinden tek kelime de anlamayacağım bir kitapçı hafızamda bütün canlılığıyla duruyor. Muhtemelen o kitapçıdaki kitapların hepsinin yahut büyük çoğunluğunun tercümelerini okumuş olmama rağmen dünyada bunca gördüğüm kitapçı içinde bunun hafızamda canlı kalması, herhalde sadece çok yakın bir zaman içinde görmüş olmamdan değil.

Seine nehrinin kenarından Saint-Michel’e doÄŸru yürürken kapalı bir kitap dükkanı… Vitrinleri tozlu haliyle pek bakımlı görüntü vermese de Paris’in kültürel hayatının kalbinin attığı yerde bulunmasının biraz da kitaplarının tarihiyle ilgili olduÄŸu akla geliyordu. Librairie Jules Verne… ÇocukluÄŸumdan kalma ismin bu ÅŸekilde karşıma çıkması ilginç.

Biraz döküntü izlenimi veren ana cadde üstündeki bu kitapçının sadece tek bir yazarın ismini taşıması yazarın toplumsal karşılığı ve verimliliÄŸi açısından kitaplık çapında ürüne sahip olmasını da çaÄŸrıştırmaz mı? Bizde hangi yazara böylesi bir yer açılabilir? Bir kitaplık çapında kaç yazarımız var? Hızla düşünüyorum… Ahmet Mithat Efendi aÅŸağı yukarı Jules Verne’nin çaÄŸdaşı ve en az onun kadar da kitabı var. Toplumda karşılığı var mı? Bunca köprüler atıldıktan sonra adeta karşı kıyıda kaldı tarihimiz, kültürümüz… Hızla Seine’i geçip Saint- Michel’e doÄŸru ilerliyorum.

Ali Ulvi Temel metrodan çıkmadan önce ‘Paris’in en büyük kitapçısını göstereyim’ dediÄŸinde espri yaptığını düşündüm. Chatelet Les Halles metrosundaki Fnac kitapevi büyüklüğü ile ÅŸaşırtıcı ama bir o kadar sıkıcı geldi. Kitapevinin içinde yüzlerce metre yürümek sanki metro tünelinden zaman tüneline girilmiÅŸ hissi veriyor.

Mr. Books

Hiçbir özelliÄŸi olmadığı halde ismi ilginç gelmiÅŸtir. Yıllar önce Ä°slamabad’da bulduÄŸum her fırsatta uÄŸradığım kitapçı: Mr. Books. Aldığım birkaç kitap hala kitaplığımda duruyor. BaÅŸkent Ä°slamabad’ın tek prestijli kitapevi gibi görünse de aslında pek büyük olmayan ama Batı’daki yayın dünyasını belli ölçülerde takip etme imkanı veren bir kitapevi… Genellikle Batı’da basılan kitapları, yayınları takip etmek isteyen diplomatların, gazetecilerin, öğrencilerin uÄŸrak yeri… Ama ismi hep tebessüm ettirmiÅŸtir beni: Mr. Books…

Sayfaları açılmış şehir: Londra

‘Drina köprüsü’ romanının Hırvat asıllı yazarı Ä°vo Andriç tipik bir Osmanlı ÅŸehri olan Travnik’i sayfaları açık ÅŸehre benzetir… Londra’nın tabiatla iliÅŸkisi ve konumu Travnik gibi sempatik deÄŸildir. Ama kitapla iliÅŸkisi çok az ÅŸehirle kıyaslanabilir.

Büyük devasa kitapçılarından daha çok sahafları, ikinci el kitapçıları ilgimi çeker. Yazılı kültürün matbaayla ilişkiye geçtiği günden beri İngiliz kimliğinin tüm hafızası, tarihi bu sahaflardadır.

Basılı kültürün bu denli geçmiÅŸinin olduÄŸu, üstelik Batı’da hiçbir ulusla kıyaslanmayacak okuma alışkanlığına sahip Ä°ngilizler için sahaflar Ä°ngilizlerin sadece kitapla iliÅŸkisini saÄŸlam köprüler olarak kurmakla kalmaz; gelenekle ve adeta kimlikle iliÅŸki kurmanın entelektüel materyallerini sunar.

Skoop sadece ikinci el akademik kitapların çeÅŸitliliÄŸiyle önemli deÄŸil. Russell Meydanı yakınındaki bu kitapçı müdavimleri ve kitaplarıyla farklı bir yer olsa da yayınladığı Britanya’daki tüm sahafların kataloguyla meÅŸhur.

Sahaf geleneÄŸinin sadece eski ve ikinci el kitap satmak olmadığı, bir birikim ve ihtisas iÅŸi olduÄŸunun en iyi göstergesi bu almanak. Gerçekten de Ä°ngiltere’deki sahafların, ikinci el kitapçıların önemli kısmı belli alanda yoÄŸunlaÅŸmıştır. Mistisizm, felsefe, bahçecilik, ÅŸehircilik, tarih, OrtadoÄŸu gibi bir yığın baÅŸlık altında ayrışmıştır. Hangi alanda kitap aradığınızı biliyorsanız sadece o konuda kitapların olduÄŸu sahafların kitap küfü kokan eski yıpranmış kitap yığınları arasına dalmanız gerekecek. Vaktiniz bolsa ya da her gün iÅŸ çıkışı ayaküstü buralara uÄŸrayıp saatlerce kitap arayabilir hatta parça parça kitapları okuyabilirsiniz. Ancak mesleÄŸinin erbabı sahafa aradığınız eser, yazar, konuyu söylemeniz o tozlu rafların arasından itinayla saklanmış bir kitabın önünüze konması için yeterlidir.

Yüzlerce sahaf hayatın içinde, ÅŸehrin en merkezi alanlarında karşınıza çıkar. Bu durum Ä°ngiltere’nin taÅŸrası için de geçerlidir.

Charing Cross Caddesi sadece sahaf dükkanlarından ibaret deÄŸil. Londra’nın en seçkin kitapevleri de buradadır. Günün her saatinde dolu, herkesin kendi başına istediÄŸi gibi kitapla muhatap olma imkanı veren mekanlar.

Abuja’daki kitapçının nezaketi

Ä°smini bile hatırlamıyorum, Afrika’nın en büyük ülkesi Nijerya’nın baÅŸkenti Abuja’daki kitapçının… Sıra sıra kitapçıların olduÄŸu çarşıda daracık bir kitapevindeki kitaplar dikkatimi çekmiÅŸti. Burası bir ikinci el kitapçısıydı. Afrika edebiyatı, Nijerya’daki kabilelerle ilgili antropolojik çalışmalar, sömürgecilik tarihi gibi eserleri baÅŸka yerde bulamayacağım kesindi.

Seçtiğim kitapları tek tek sarı kese kağıdına koydu. Sarı kesekağıdı ister istemez İngilizlerden kalma bir alışkanlığı çağrıştırıyor. Kitapçının gösterdiği ilgi nerdeyse nezaket sınırlarını aşan boyuttaydı. Daha sonra pür dikkat bekleyen çırağın paketleri alıp caddeye kadar taşıyarak bizimle beraber gelmesi… Üstelik yan yana bile yürümemeye özel çaba göstererek bir adım arkadan takip edip kitapları verdikten sonra hürmetle eğilerek selamlaması…

Batılı başkent kitapçılarının okuyucuyla kitapları baş başa bırakan, istifini bozmayan havasına karşın Nijeryalı kitapçının bize aşırı gelen ilgisi sadece insani ilişkilerdeki sıcaklıktan mı kaynaklanıyordu? Yoksa yabancıya, beyaz adama karşı sömürgecilikten kalma bir ezikliğin işareti mi?

Fast food ya da kitap

New York’taki büyük kitapçılar her alanda olduÄŸu gibi Amerika’nın büyüklük tutkusunu yansıtır. Devasa ölçekte mekanlarda Avrupa’ya göre çok daha ucuz kitapların olduÄŸu bu kitapevleri, kültürden çok tüketim alışkanlığının yansıması gibidir. Londra’nın soÄŸuk ortamına karşın bir tür karnaval havasını, imkanı bol bir ülkenin alışkanlıklarını hissettirir. Onlarca kitabı raflardan kucaklayıp kitapevinin, daha doÄŸrusu kitap maÄŸazasının bir köşesine yığabilir ve McDonalds’da bir ÅŸeyler atıştırarak kitapları teker teker devirebilirsiniz.

Ýlgili YazýlarKültür

Editör emreakif on June 29, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: