Ayar vericiler, darbeciler

Postmodern darbenin yıldönümünde postmodern muhtırayı konuÅŸuyor olmak tarihin ironisi gibi duruyor.. Ãœstelik bir kalkışmanın bastırılışının etkisi hala devam ederken… 28 Åžubat’tan bu yana ‘Türkiye’de artık darbeler dönemi kapandı’ nakaratı çok kullanıldı. Ama o günden bu güne kadar bir kaç muhtıra ve de fiilen bir darbe giriÅŸimi yaÅŸandı.
Siyasi dengelerin yerli yerine oturduğuna, vesayet rejiminin sona erdiğine herkesin ikna olmuş göründüğü dönemlerde mutlaka bir derin damar ortaya çıkıyor. Ya birileri bu sistemi, vesayet mekanizmasını yanlış okuyor yahut aşırı romantizm söz konusu.

Darbeler tarihinin anatomisini çizme adına yapılan yanlış yorumlar gelecekte benzer darbelerin yaşanmasının da bizzat nedeni olabilir. Birden çok konuda sistemi ve darbelerin yapısını doğru okumaya engel şartlanmışlıklar var.

Her ÅŸeyden önce, Türkiye’de askeri darbelerin gerçek sebepleri ile darbenin gerekçeleri çoÄŸunlukla birbiriyle örtüşmez. Hemen her seferinde resmi ideolojiyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını korumak için gerçekleÅŸtiÄŸi ileri sürülür. Bu durum darbe ortamında öne çıkan tehdit algısı ile alakalıdır. Her zaman o tehdidin gerçek olması gerekmeyebilir. AnarÅŸi, terör, irtica, bölücülük gibi devletin ve toplumun hassas olduÄŸu baÅŸlıkların öne çıkarılması ile darbecilerin gerçek niyetlerinin aynı olduÄŸu anlamına gelmez. Ä°rtica tehlikesine karşı müdahale ederken sol kadrolar tasfiye edilebilir, baÅŸka bir gerekçe gösterilerek sistemin yeniden yapılanması için müdahale edilmiÅŸ olabilir. Sistemin yeniden yapılanması sadece bürokratik, siyasi deÄŸildir.

Darbeyi yapanların elinde silah tutan askerlerin olması darbeyi sadece askerlerin gerçekleÅŸtirdiÄŸi anlamına gelmez. Darbeler tarihinin baÅŸ aktörü, görünen faili askeri bürokrasi olsa da darbeyi sadece bunların gerçekleÅŸtirdiÄŸi anlamına gelmez. Darbeleri her fırsatta alkışlayanların asker gölgesine sığınarak gizlediÄŸi en büyük yalanlardan biridir bu. GeçmiÅŸe dönük gazete arÅŸivlerine göz atanlar bile askerlerin dışında kalan etkili kesimlerin hemen her seferinde ihtilal kışkırtıcılığı yaptığı çok açık ÅŸekilde görünür. Ä°ÅŸ çevrelerinden medyaya, (yarı resmi) sivil toplum kuruluÅŸlarından yabancı gözlemcilere uzanan geniÅŸ bir yelpazenin olaÄŸanüstü teyakkuz halinin resmidir. Bu durum sadece askerin iÅŸareti ile darbeye ortam hazırlamak, meÅŸrulaÅŸtırıcı gerekçeler üretmek için bir algı operasyonundan ibaret deÄŸildir. ÇoÄŸu kez sivil görünümlü bu elitist çıkar grupları askerleri kışkırtır. Düzenlerinin bozulmaya baÅŸladığı dönemlerde kapalı kapılar ardında bazen alenen askeri bürokrasiye görevini hatırlatan, kışkırtan talepler yapılır…

Postmodern darbe öncesi askeri bürokrasi kadar akademyadan medyaya, iÅŸ çevrelerinden meslek odalarına kadar ortaya çıkan darbesevicilik hali daha sonra da nüksedecektir. Cumhuriyet mitinglerinde estirilen hava, ‘genç subaylar rahatsız’ manÅŸetini ‘karargah rahatsız’ kurgusunun izlemesi tesadüf deÄŸildir.

Ãœniformalı güçlerin yetiÅŸme tarzı, sistem içinde kendilerine biçtikleri rol nedeniyle yönetime müdahale etme potansiyeline sahip oldukları bir gerçek.. Ancak siviller de en az onlar kadar darbe ve darbenin saÄŸlayacağı olaÄŸanüstü ÅŸartların özlemi içinde oldukları tecrübeyle sabit… Ve bunun için de sanılandan çok daha fazla darbe heveslisi ve de kışkırtıcısı olmaya namzettirler.

Darbelerin ideolojik gerekçelerinin olması ekonomik, sınıfsal sebepleri olmadığı anlamına gelmez. Siyasi tehditler gerekçe gösterilse, irtica, komünizm gibi tehditleri bertaraf etmek için yönetime el koyulsa da bir kesimin statüsü, sınıf çıkarları en az siyasi gerekçeler kadar belirleyicidir. Darbelerin yapıldığı dönemlerde ekonomik duruma bir göz atmak bile yeterlidir. Ayrıcalıkların kollanması gibi, hortlayan tehditlerden memleketi kurtarma gerekçesinden daha reel nedenler vardır… Sistemden alınan pay sadece statü meselesinden ibaret deÄŸildir aynı zamanda ekonomik ayrıcalıklar, pastanın paylaşımı meselesidir de.

Darbeler dış faktörlerden bağımsız değildir. Belki de darbeler tarihinin her zaman için geçerli olan en gerçek faktörü mutlaka dış dinamiklerin etkisi, müdahalesi meselesidir.

Geçmiş dönemde darbeler devrinin kapandığını vehmedenlerin en büyük yanılgısı sisteme dair esaslı bir bakış açılarının olmamasıdır. Bundan sonra da yanılmamak için sistemi, uluslararası dinamikleri doğru okumak gerekir. En önemlisi asker üniformasının arkasına gizlenen sivil görünümlü kalem erbabı, iş adamı gibi güruhun, kışkırtıcı heveskarların her daim devrede olabileceğini unutmamalı.

Ýlgili YazýlarDüşünce

Editör emreakif on March 4, 2017

Etiket:

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar