Yardım kuruluşu ne değildir?

Batılıların NGO dedikleri hükümet dışı organizasyonlar toplumsal talepleri karşılamak üzere örgütlenmiş sivil inisiyatiflerdir. Sivil toplum denilen olgu da bizdeki anlamıyla bu organizasyon türüyle alakalı olsa da kavram olarak Hegel’e kadar götürülebilir. Sivil toplum kuruluşlarının en büyük özelliği gönüllülük esasına dayanması, kar amaçlı olmaması ve en önemlisi de siyasetten bağımsız olmasıdır.

Ne var ki özellikle uluslararası sorunlarla ilgilenen, bu sorunların çözümlerinde müdahil olan NGO’ların ait oldukları ülkenin siyasetinden tümüyle bağımsız oldukları söylenemez. Çoğu kez dış politika unsuru haline gelebilirler. Söz gelimi nükleer silahlara karşı faaliyet gösteren bir örgütün dünyanın en stratejik silahına karşı kampanya yürütürken tümüyle siyasetten bağımsız olduklarını, hiçbir devletten etkilenmeden silahsız bir dünya idealine hizmet ettiklerini söylemek ne kadar mümkündür?

Anadolu insanı kendine gelmeye, kabuğunu parçalamaya ve dünyayı tanımaya başladıkça sorumluluğunun da bilincine varmaya başladı. Dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanların sorunlarıyla ilgilenmeye, onlara yardım etme çabasına girdi. Bu anlamda İslam dünyasında Türkiye’deki yardım coşkusu kadar bir katılımın olduğu yer azdır. Bu coşku ilk Bosna savaşında filizlendi… İHH yurtdışı tecrübesi bile olmayan genç insanların ateş altında yürüttükleri bir fedakarlık öyküsüdür. Bosna savaşında iki ülkenin tavrı öne çıktı; devlet olarak İran, toplumsal destek anlamında da Türkiye…

Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı Türkiye’den yükselen vicdani sesin Akdenizin karşı kıyılarına vurması gecikmedi. İsrail’in uyguladığı ambargoya karşı itirazın dünyanın gündemine taşınmasında Anadolu’dan yükselen sesin önemli katkısı oldu.

Gazze konvoyu birçok engellemelere, hatta istenmeyen gerilimlerin yaşanmasına neden olan bölge ülkelerinin tutumuna rağmen ambargoyu delerek Gazze’ye girmeyi başardı.

Gerek Gazze’de gerekse dünyanın başka bölgelerinde yardım organize ederken benzer engellemelerle, hatta uluslararası sorunlara neden olabilecek gerilimlerle karşılaşılması mümkündür. Katılımcıların gönüllü olmaları ve yardıma muhtaç insanlara bir an evvel ulaşma istekleri her zaman yeterli olmayabiliyor. Sonuçta bu tür kampanyaların sembolik anlamları yapılan yardımdan daha önemlidir. Bu nedenle insani bir yardım organizasyonu rahatlıkla uluslararası sorunun bir parçası haline gelebilir. Benzer durumlar göz önüne alınarak şu hususların göz önünde tutulması gerekir:

  • Yardım kuruluşunun asıl hedefi kendisine emanet edilen yardımı hedef bölgeye, muhtaç insanlara ulaştırmaktır. Müslümanların emanetlerinin yerine ulaşmasını engelleyecek her türlü polemik ve siyasi angajmandan uzak durmak gerekir.
  • Yardım organizasyonu uluslararası politikanın aktörü olmamaya özen göstererek hedefini gerçekleştirmek zorundadır.
  • Zaten bu tür çalışmaların belirgin vasfı, tüm kanalların kapandığı savaş ortamında bile insani yardımın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamaktır. Kızılhaç, Kızılay gibi kurumlar her ne kadar yardım kuruluşu olsalar da bağlı oldukları devletlerle ilişkileri bakımından bu imajlarından çok şey kaybetmişlerdir. Türkiye’deki gönüllü yardım kuruluşlarının yarı resmi Kızılay görüntüsü vermekten şiddetle kaçınmaları gerekir.
  • Gazze örneğinde olduğu gibi, Mısır’ın çıkardığı sorunlar gerekçe gösterilerek, asıl hedefi saptırmamak gerekir. Filistin’i, Gazze’yi işgal eden Mısır değil İsrail’dir, ambargonun siyasi ve vicdani suçlusu da ilk önce İsrail’dir.
  • Mısır gibi hükümetlerin tavırlarını belirleyenin de İsrail’in tutumu olduğunu hesaba katmadan operasyon planlanması her zaman için yeni sorunlara gebedir.
  • Gazze’ye karşı duyarlılığımızı sürdürelim derken tüm Filistin’in işgal edilmişliğini unutmayalım.
  • Filistin meselesi temelde Kudüs meselesidir. Son bir yıldır değil Kudüs Filistin’in bile geri planda kalmasına; Gazze’ye sahip çıkalım derken sorunun bütününü görmemizi engelleyen perdeye dönüşmesi konusunda duyarlılığı elden bırakamayız.
  • Son olarak, yardım kuruluşu, kurtuluş mücadelesi veren bir örgüt değildir. Meydan okuma yerine, sükunetle emaneti yerine ulaştırmakla sorumludur.

lgili YazlarDüşünce, Siyaset

Editr emreakif on January 12, 2010

Yorumunuz

İsminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

Kişisel Blogunuz

Comments

Dier Yazlar