Sistemin sinir uçları

İmparatorlukların tasfiyesi sonrası ortaya çıkan uluslararası sistemde Türkiye’nin durumu istisnaidir. Batılı imparatorluklar tasfiye edildiğinde jeopolitik ve jeostratejik hinterlandı yeni duruma adapte ederek, bir şekilde nüfuz alanlarını sürdürdüler. Britanya’nın, Fransa’nın imparatorluklarının tasfiyesi sömürgelerinden el etek çekmeleri anlamına gelmedi. Bir şekilde yeni formülasyonlarla (Common Wealth gibi) ekonomik ve siyasal bağımlılık ilişkisini sürdürmeye devam ettiler. Bunu mümkün kılan en önemli argümanlar da kültür ve dil ortak paydası idi.
Osmanlı’nın tasfiyesinde ise hafızası ve mirası ile tamamen tarihten silinmesi hedeflendi. Osmanlı’yı tasfiye eden emperyalist güçler mirasına konarak vassal ilişkilerini tesis ettiler. Zaten Osmanlı’yı tasfiyeye götüren de onun jeoekonomik ve jeostratejik mirası idi. Petrolün dünya ekonomisindeki stratejik önemi anlaşıldıktan sonra bu silahın Osmanlı’ya bırakılmaması gerekiyordu. Ve tasfiye sonrası bu ekonomik mirasa da sömürgeciler konacaktı.

DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on October 20, 2016

Tags: ,

Lozan’ın sesi Bağdat’tan gelir

Ankara’da Lozan polemiği yaşanırken yankısı Bağdat’tan geldi. Aslında bu işin ‘doğasına uygun’ bir tepkiydi ve bu kimseyi şaşırtmamalı. İmparatorluğun tasfiyesi ve onun mirası üzerinde yeni devletin inşasını resmen tamamlayan Lozan anlaşmasının ana ekseni kurulacak yeni entitenin Batı ile olduğu kadar Ortadoğu ile ilişkilerinin mahiyetinden ibarettir.

Lozan “zafer mi hezimet mi” şablonuna indirgenen anlaşmanın Türkiye’ye biçtiği rol, bir ulus devlet olarak imparatorluk mirası ile her tür bağının koparılması şeklinde özetlenebilir. Bu bağın koparılması sadece jeostratejik ilişkiler bağlamında değil, kültürel müşterekliklerin de kesilip atılmasıdır. Osmanlı’yı parçalayan emperyalizmin “evrensel medeniyet değerleri” ile devralınan mirasın tarihi ve kültürel kökleri arasında yapılan bir tercihti bu.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on October 11, 2016

Tags: ,