Savaş, kültürel miras ve kimlik

Afganistan ve Irak’ın iÅŸgaline gerekçe olarak gösterilen 11 Eylül yaÅŸanmasıydı savaşın en büyük bahanesi ne olabilirdi? Afganistan’da yaÅŸanan heykel krizi karşısında Amerika’nın insanlığın kültürel mirasına karşı gösterdiÄŸi duyarlılığı hatırlayanlar bu olayın tek başına bir savaÅŸ gerekçesi olabileceÄŸini kestirebilirlerdi. Artık hatırlamakta bile zorlandığımız ama 11 Eylül’ün hemen öncesinde Taliban tarafından bombalanan Buda heykelleri, neredeyse, dünya tarihinde ilk kez savaÅŸ nedeni olan sanat eseri unvanını kazanacaktı. Ortaya çıkan bu sanat krizi, Amerika açısından, belki ÅŸu anda sürdürülen savaşın gerekçelerinden daha inandırıcı olabilirdi. Amerika gerçekten sanat ve kültürel mirası adına savaşı göze alabilecek kadar insanlık birikimine sahip çıkan bir medeniyetin temsilcisi sayılabilir mi? Ä°kinci Dünya Savaşında üniversite ÅŸehri Heidelberg ÅŸehrini bombalamaktan kaçınmasına bakacak olursak bu soruya evet cevabı verilebilir. Gerçekte durum böyle mi dersiniz?

Irak’ta yaÅŸanan ve özellikle ört bas edilen kültürel mirasın yok ediliÅŸi, yaÄŸmalanışına bakacak olursak durum hiç de iç açıcı deÄŸil. Çünkü sorun sadece maddi kültürel zenginliÄŸin yaÄŸmalanması/ tahrip edilmesinden ibaret deÄŸil; sanatı, kültürel mirası ayaklar altına alınan bir toplumun çiÄŸnenen onuru toplumun ruhunun, bilincinin tahribi söz konusu….

Kültürel mirasın tahrip edilmesi toplumda nasıl bir iz bırakır? Kültürel mirasın ortadan kaldırılması sonuçta toplum hafızasında bir yara açacağı kesin olsa da kimin ve nasıl tahrip ettiğine bağlı olarak değişir. Tabii felaket sonucu yıkılan bir mimari eserle işgalcilerin bir milletin onurunu ve kimliğini aşağılamak için yaptığı tahribatının anlamı aynı olmayacaktır.

Irak’ta her gün yaÅŸanan katliamlar kadar görünmeyen katliamlar yaÅŸanıyor sessizce… BaÄŸdat, Mogollardan bu yana en büyük kültürel saldırıya maruz kalıyor. Daha doÄŸrusu Ä°slam medeniyetine ve kadim medeniyetlere ev sahipliÄŸi yapan BaÄŸdat’ta tarihi mirasa yönelik kitlesel katliam yaÅŸandı ve tüm dünya buna hiç ses çıkarmadı. Buda heykellerinin bombalanmasını savaÅŸ nedeni yapan Amerika ve batı dünyası BaÄŸdat kütüphanelerindeki yüz binlerce elyazma eser yakılırken, binlerce tarihi eser çalınırken sessiz kalmasının anlamı nedir?

İslam medeniyetinin en önemli zenginlikleri bilinçli biçimde tahrip edildi, yağmalandı. Bunlar savaşın beklenen, kontrol dışı sonuçları değil bilinçli olarak organize edilen sistematik yağma ve tahrip operasyonlarıydı. Tarihi eser kaçakçılığının ne büyük bir endüstri hareketi olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak, bunun yanı sıra tarihi eserlerin sistematik olarak, hedef göstererek yok edilmesine dayalı stratejiyi, zihniyeti çözmek zorundayız.

Badat’ta yapılan kültür yaÄŸması ancak MoÄŸollarla kıyaslanabilir. Göçebe Mogol güçleri Ä°slam medeniyetinin bu muhteÅŸem ÅŸehrini ele geçirdiklerinde karşılaÅŸtıkları kültürel zenginlik karşısında ezildiler ve zaferlerinin sönüklüğünü gördüler. Göçebe bir topluluÄŸun muhteÅŸem bir medeniyet karşısında yok etme dürtüsüyle hareket ettiler; bir medeniyetin bilim ve düşünce hazinesini saklayan kütüphanelerden milyonlarca kitap yakıldı, nehre atıldı. Bugün MoÄŸolların katlettiÄŸi insan sayısından çok yok ettikleri kitaplara ağıt yakmaktadır insanlık.

Küresel Roma olma iddiasındaki Amerika ise, BaÄŸdat’ın sahip olduÄŸu tarihi derinlik karşısında kendi tarihsizliÄŸini/köksüzlüğünü fark etti. BaÄŸdat’ta Ä°slam medeniyetinin hatta insanlık tarihinin birikimi saklanıyordu. Sadece ulusal Müze’de 150 bin eser muhafaza ediliyordu, Mezopotamya ve Ä°slam medeniyetlerine kadar insanlık tarihinin kadim birikimi Amerikalılar eliyle yok edildi veya yaÄŸmalandı. Böylece bir toplumun bir medeniyetin hafızası silinmek istendi. Hafızası ve gururu yok edilmiÅŸ bir topluma deli gömleklerini giydirmek çok daha kolay.

BaÄŸdat’ta sadece insanlar yok edilmiyor. Bir ÅŸehir yani bir toplumun, bir medeniyetin hafızası yok ediliyor. Åžehir toplumun hafızasıdır çünkü. Toplumu kuran düşünce ÅŸehrin sokaklarında, abidelerinde ÅŸekillenir. Her yıkım sadece ÅŸehrin maddi varlığına deÄŸil o ÅŸehrin ruhuna yani o toplumun tarihine vurulmuÅŸ bir darbedir; hafızasını yok eden ölümcül bir darbe.

‘Öteki’leÅŸtirdiÄŸi medeniyetin deÄŸerleri karşısında ezilenler ele geçirdikleri medeniyetin imgesi, hafızası olan ÅŸehri ve barındırdığı kültür deÄŸerlerini yok ediyor.

Medeniyet bilinci yok edilen, ulusal gururu yıkılan bir toplumun baÅŸta kültürel anlamda olmak üzere sömürgeleÅŸtirilmesi çok daha kolay olacağı düşünülür. Hafızası yok edilmiÅŸ, medeniyet idrakinden yoksun bir toplum üzerinde ‘toplum mühendisliÄŸi’ uygulamak çok daha kolay olacaktır. Savaşın baÅŸlamasıyla birlikte toplum mühendisliÄŸi olarak BOP’un devreye sokulması tesadüfi olabilir mi?

NOT: Düzenledikleri panel vesilesiyle bu konuda tekrar kafa yormama vesile olan Marmara Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Kulübü’nün çabalarını takdire ÅŸayan bulduÄŸumu belirtmeliyim.

Ýlgili YazýlarDüşünce, Kültür

Editör emreakif on December 12, 2006

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar