Åžam’da bir ölüm, bir tarih dersi

Bombalı bir saldırı sonrası hayatına son verilen Ramazan el Buti’nin katlediliÅŸi kadar, bizzat hayat öyküsü de yakın coÄŸrafyamızın yaÅŸadığı travmalara, çeliÅŸkilere ayna tutuyor. Şüphesiz bir alimin bir görüşünden, siyasal tutumundan dolayı katledilmesi her ÅŸeyden önce Müslümanların kendilerini sorguya çekmeleri gereken bir durum. 70 bin insanın canına mal olan bir iç savaÅŸta, otoriteden yana tavır almasının temel nedeninin yöntemle alakalı bir tercih olduÄŸunu söylemeye gerek yok. Görüşlerine, içtihadına katılmamanız bir alimin katledilmesi için kimsenin gerekçesi olamaz.

Ramzan el Buti’nin katledilmesinin sorumlusunun kim olduÄŸu konusunda her iki ihtimalin de mümkün olduÄŸunu düşünüyorum. Muhalifler içinde bu eylemi gerçekleÅŸtirecek kafa yapısında ve kızgınlıkta örgütler olduÄŸu söylenebilir. Rejimin de gerektiÄŸinde siyasal propaganda amaçlı pek çok deÄŸeri ortadan kaldırabileceÄŸi de tecrübeyle sabit.

Ramazan el Buti’nin yüz yıla yaklaÅŸan hayatı aslında yakın coÄŸrafyamızın bu tarihsel süreç içinde yaÅŸanmış çeliÅŸkileri, travmaları, altüst oluÅŸların gözlemlendiÄŸi kiÅŸisel öykü olmayı aÅŸan boyutu olduÄŸunun farketmek bugünü anlamada ufuk çacıcı olduÄŸunu düşünüyorum. Bir alim olarak el Buti’nin görüşleri kadar hayat çizgisi de onun fikirlerini anlamak bakımında önemli ipuçları veriyor. Bir camide katledildiÄŸini duyduÄŸumda doÄŸduÄŸu topraklardan buraya göç ediÅŸ gerekçesini hatırladım. Onun hayatına farklı bir okumayla yaklaÅŸtığımızda sadece Suriye’nin deÄŸil, Türkiye’nin derin çeliÅŸkilerini görürüz.

Cumhuriyetin erken döneminde, devrimlerin en katı biçimde uygulanmaya baÅŸladığı sırada 1929’da doÄŸan ve daha çok küçükken Suriye’ye göç ediÅŸinin öyküsünde yatıyor bu çeliÅŸki. Bugün Suriye’de, Türkiye’den göç etmiÅŸ binlerce aile var. Bunların büyük kısmı tek parti döneminin uygulamaları nedeniyle doÄŸup büyüdükleri toprakları terk edip, inancına uygun bir hayat yaÅŸamak için buraya yerleÅŸen insanlar. Ä°ÅŸte Buti’nin ailesi de bunlardan biri.

Türkiye o dönemde inançları nedeniyle büyük kitlelerin göç ettiÄŸi aynı zaman da inancını yaÅŸayamadığı için baÅŸka diyarlara göç edildiÄŸi, tam bir altüst oluÅŸların yaÅŸandığı bir ülke görünümünde. Bunun en somut örnekleri, yakın zamanlarda rahmetli olan Sabahaddin Zaim ile Ali Ulvi Kurucu’nun göç hikayeleridir. Ãœniversite hocası olan Sabahaddin Zaim Makedonya’da yaÅŸayan köklü ailelerden birine mensuptur. Hem maddi varlıkları hem konumları itibariyle tanınan bir aile. Ne var ki Osmanlı sonrası Balkanlar’da Müslüman unsurlara reva görülen uygulamalar, Müslümanlığı yaÅŸanmaz hale getirmiÅŸtir. Sosyal ve siyasal baskılar, inançlarını daha iyi ve özgürce yaÅŸabileceklerini umdukları Anadolu’ya göç etme kararı almalarına neden olacaktır. Yüzlerce yıldır yaÅŸadıkları Balkanlar’da artık Müslümanca yaÅŸama imkanı kalmadığı için bin bir meÅŸakkatle bir ‘Müslüman ülkeye’ Türkiye’ye hicret eden yüz binlerden biridir.

Türkiye aynı zamanda tam bu gerekçe ile inançlarını yaÅŸayamadığı için göç eden insanların ülkesidir de. Cumhuriyetin ilk yılarlından itibaren baÅŸlayan ve tek parti döneminde ÅŸiddetini arttıran uygulamalar karşısında azımsanmayacak sayıda insanın Müslümanlığını daha iyi yaÅŸayabilmek için Suriye’ye, Hicaz’a göç ettikleri vakidir. Ali Ulvi Kurcunun anılarında anlatılan ise, yine o dönemde Konya’dan Hicaza göç eden bir ailenin çocuÄŸu olarak Mısır’da Ezher’de okuyan Türkiye ile bağını da koparmayan ÅŸair ruhlu yüreÄŸi yanık insanın hikayesidir. Ramazan el Buti de bu muhacirlerden biridir. Bir kürt ailen çocuÄŸu olarak küçük yaÅŸta Suriye’ye göçetmiÅŸ biri olarak, siyasal tutumunda kiÅŸisel geçmiÅŸinin de etkisi olmuÅŸ mudur bilemeyiz. Benzer hikaye aynı dönemde Balkanlar’da, özellikle Türkler arasında Türkiye’den aldıkları haberler üzerine göç etmenin caiz olup olmadığı tartışmaları dönemin basın arÅŸivlerinden takip etmek mümkün.

Türkiye’nin, yönünü batıya, batı medeniyetine çevirmesi tarihiyle, kendi gerçekliÄŸi ile büyük çeliÅŸki oluÅŸturacak, toplum adeta kültürel ÅŸok geçirecektir. Bugün yaÅŸanan pek çok toplumsal ve siyasal düzeydeki sorunların temeli o dönem yaÅŸanan travmaya dayanmaktadır.

Buradan bakıldığında Åžam’da katledilen bir alimin hayat çizgisi bu coÄŸrafyanın derin çeliÅŸkilerini, trajedisini özetliyor.

Ýlgili YazýlarDüşünce, Siyaset

Editör emreakif on March 26, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar