Naklen savaştan naklen teröre

Bundan tam 10 yıl önce dünya, televizyondan naklen savaşı seyretmenin keyfini yaÅŸamıştı. Amerikan güçleri Irak’ı bombalarken CNN televizyonu bir ilki gerçekleÅŸtirmiÅŸ, savaşı naklen yayınlamıştı. Gecenin karanlığında patlayan bombaların kimin beyninde, hangi canlının bedeninde patladığı hiç düşünülmemiÅŸti bile. Koltuklarına gömülüp “pornografik savaÅŸ”ı tüm çıplaklığı ile seyredenlerin hayatına yeni renkler katılmış; medya sayesinde yeni hazlar edinmiÅŸlerdi.

Bu pornografik hazzın kaç cana mal olduğunu kimse sorgulamak cesaretini bulamamıştı kendinde. Sonuçta özgür dünyanın güvenliği söz konusuydu, bunun bedeli ilaçsızlık ve yetersiz beslenme sonucunda ya da akıllı füzelerin masum hatalarının neden olduğu bebek ölümleriydi.

19 Nisan 1995 Oklahama’daki patlama sonucu ölen 165 kiÅŸinin katili hemen ilan edilmiÅŸti: Ä°slamcı teröristler. Medyatik yargısız infaz o boyutlara vardı ki, Ä°ngiliz basını ÅŸu manÅŸeti atacaktı. In the name of Allah (Allah’ın adıyla). Olaydan bir gün sonra Irak kökenli Sahar Al-Mawsavi isimli genç bir kadın, Oklahama’daki evine yapılan saldırı sonucunda bebeÄŸini kaybetti. Åžehirdeki cami ve Ä°slami derneklere saldırılar peÅŸ peÅŸe geldi, binalar kurÅŸunlandı. ABD ve Avrupa ülkelerinde OrtadoÄŸu kökenlilere resmi ayrımcılık fiilen devreye girdi. Olayın failinin körfez savaşına katılmış bir Amerikalı olduÄŸu açığa çıktı ama kimse Hristiyan Beyaz Amerikalı (WASP) bombacının kimliÄŸinden dolayı “Hristiyan terörü” gibi bir sıfat kullanmadı.

Tüm bunlardan daha ilginç olanı bombacı Timoth McVeight’in yaptığı çarpıcı açıklamalardı. Ä°dam edilen McVeight’in Mart 1998 tarihinde kaleme aldığı notlarına kimse dikkat etmedi bile. “Bana Iraklılar’ın dünyanın en pis, en acımasız, ölümü hak eden halkı olduÄŸu söylenmiÅŸti. Çölde, Iraklılar’ın da tıpkı bizim gibi karıları, oÄŸulları ve kızları olan insan olduklarını fark ettim. Bize yiyecek veriyorlardı…”

Naklen terör dönemi

 

11 Eylül 2001 tarihinde Amerikan televizyonları bir ilke daha imza atıyor, bir terör saldırısını tüm korkunçluÄŸu ile televizyonlardan naklen yayınlıyordu. Bu defa yayının gerçekleÅŸtiÄŸi coÄŸrafya, Amerikalılar’ın koltuklarına gömülüp keyifle seyredecekleri kadar uzakta deÄŸildi. Amerika’daydı. New York ve Washington ÅŸah damarından vurulmuÅŸtu adeta. Bu sefer biz uzaktan seyretmiÅŸtik bu naklen yayını ama hiç de pornografik bir haz duygusuyla deÄŸil; dehÅŸet ve korku, acıma ve tedirginlik duygularıyla seyrettik.

Dünya sisteminin patronu olarak Amerika, görenlerin filim çekimi zannettiği, televizyondan izleyenlerin kurgu olduğunu düşündüğü sahneleri naklen yayınlamakla övünemiyordu. Savaşın gerçek sonuçlarından çok sanal sonuçlarını öne çıkaran naklen savaş döneminden naklen terör dönemine tanık olmuştu tüm dünya: naklen savaş dönemi bitmiş naklen terör devri başlamıştı.

Medyanın hemen her terör olayın arkasında Müslümanlar’ı sorumlu göstermesi terör ve Ä°slam imajının yan yana getirilmesi, Müslümanlar’a yönelik ön yargısı bu olayda ister doÄŸrulansın ister doÄŸrulanmasın sonuçları itibariyle OrtadoÄŸu, Ä°slam dünyası ve genel anlamda da uluslararası sistem etkilenecektir. Nasıl naklen savaÅŸ dönemi yeni dünya düzeninin, tek kutuplu dünya sisteminin habercisi oldu ise naklen terör dönemi de yeni bir uluslararası sistemin habercisi olacaktır. Ve bunun sonuçlarından hepimiz doÄŸrudan etkileneceÄŸiz.

Sanal olanla gerçek olanın birbirine karıştığı, her şeyin medyatik meta haline getirildiği ortamda binlerce sivilin ölümüyle neticelenen saldırıları kimin gerçekleştirmiş olduğu kadar naklen terör döneminin neler getireceği önem kazanıyor.

EÄŸer böyle bir saldırıyı Usame bin Laden gibi Müslüman kimlikli gruplar gerçekleÅŸtirmiÅŸse; bu eylemi yapmaya iten sebepler üzerine iki taraf da ciddi olarak düşünmelidir. Batı ve Amerika; bir insanın kendi hayatı pahasına binlerce masum sivili katletmeyi göze alarak, Eric Hoffer’ın tabiri ile kesin inançlılık gösterisini besleyen ÅŸartlar, nedenler üstüne düşünmesi gerekir. Kendi paylarına, kuruduÄŸu dünya sisteminin ne kadar adil olup olmadığı adına eleÅŸtirel bir gözle bakması gerekir.

Müslümanlar ise, kendi adlarına tüm Müslümanlar’ın ve insanlığın geleceÄŸini ipotek altına alırcasına hareket etme yetkisini kendinde gören bir avuç insanı bir tür harici zihniyetle ölüme götüren kültürü, dünyayı algılayış biçimini sorgulamaları gerekir.

Ýlgili YazýlarDünya, Siyaset

Editör emreakif on September 13, 2001

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar: