‘Kandil’ ışığında analiz denemesi

Nihayet, kan akmasını durduracak bir süreç için önemli bir aÅŸama baÅŸlatılmış oldu. Her türlü siyasi hesabın ötesinde ‘cahili davalar’ uÄŸruna kan akmasını durduracak çekilmeyi baÅŸlatacak açıklamanın Kandil’den yapılmış olması belki de uzun süredir memlekette rahat bir nefes alınmasını saÄŸladı. Olayın bundan sonra ne yöne evrileceÄŸinden çok ÅŸu an ne olmakta olduÄŸu daha çok önemi haiz.

Kandil’den yapılan çekilme açıklamasında belirtilen hususlar çok açık. Muhtemelen devletle yapılan görüşmelerde daha ileri noktalarda mutabakata varılmış, geriye bunun zamanlaması ve psikolojik yönetim planlaması kalmış. Çekilme açıklamasından sonra, Murat Karayılan’ın bir grup gazeteciye yaptığı açıklamanın, bundan sonraki süreç, niyet hakkında daha açıklayıcı ipuçları verdiÄŸini düşünüyorum. Daha önce de, Türkiye’nin petrol akışında stratejik bir konuma geldiÄŸi düşünülüyorsa Batı’nın enerji ihtiyacının iç savaÅŸ görünümü veren bir ülkeye emanet edilemeyeceÄŸi gerçeÄŸinin iç dengeleri de, bölgesel dinamikleri de yakından ilgilendirdiÄŸine dikkat çekmiÅŸtim. Nitekim siyasal ve stratejik tercihlerde bu faktörü göz önüne almadan yapılacak analizlerin ne kadar isabetli olacağını söylemeye gerek yok.

Murat Karayılan’ın çekilme açıklamasından sonra bir grup gazeteciye yaptığı açıklamanın sürecin ÅŸifrelerini çözmek anlamında önemli ipuçları verdiÄŸini düşünüyorum. Önce ÅŸu ifadeye bakalım: ‘Avrupa’nın çözüm süreci konusunda çok samimi olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸil. Paris’te yaÅŸanan katliam ortadadır. Söz konusu binanın 3 ayrı giriÅŸi var. Bu konuda çok etkili bir soruÅŸturma yaptıklarına inanmıyoruz. Çözüm sürecini istemeyebilir. Türkiye demokratikleÅŸerek, Kürt kartını Avrupa BirliÄŸi’nin elinden almalıdır ki, artık Türkiye’yi ve Kürtleri kullanmasınlar.’

Paris cinayetleri yaÅŸandığında bunun ABD desteÄŸiyle Türkiye ve PKK ekseninde ilerleyen süreci Avrupa merkezli sabote giriÅŸimi olduÄŸunun henüz iÅŸin başındayken altını çizmiÅŸtik. Sürecin bu aÅŸamasında Türkiye’nin Kürt meselesinde (buna Irak da dahil edilebilir) Amerika ve AB rekabeti, hatta çatışmasından söz edilebilir mi? OrtadoÄŸu’da sadece AB’nin deÄŸil Amerika’nın da Kürt kartını açması yeni bir ÅŸey deÄŸil. Amerika’nın Kürt unsurunu bölgede jeo-stratejik faktör olarak görmek istediÄŸini, bunu Irak iÅŸgalinden bu yana fiilen uygulamaya koyduÄŸunu söylemeye gerek yok. Yeni olan bunun Türkiye’nin jeopolitiÄŸi ile ne kadar uyumlu hale getirileceÄŸi meselesi idi. Türkiye’nin iç sorunlarını halletmesi, bunu stratejik avantaja dönüştürüp AB’den adeta kopması, ABD’ye paralel çizgiye oturması ihtimali özellikle Almanya eksenini rahatsız edecektir.

Avrupa-Amerika ekseninde açıktan yürütülmeyen bu mücadelenin kimi zaman abartıldığı izlenimi doÄŸabilir. Irak’ta olduÄŸu gibi Amerika’ya (ÅŸimdilik) açıktan meydan okuyamayan güçleri, farklı unsurları kolayca motive edebilirler. Oysa özellikle bölgeye ilgisinde tarihsel derinlik olan Almanya için stratejik bir yönelim olduÄŸu kadar iç meseledir de. Benzer durum Fransa için de geçerli olsa da barındırdığı Türk nüfusu açısından Almanya’nın Kürt sorununa nüfuzu daha derindir. Çözüm süreci ile elindeki en önemli stratejik avantajı kaybedecek olması, durumun inisiyatifinin dışına çıkma ihtimali AB ekseninden özellikle Almanya için hiç de istenen bir durum olmasa gerek.

Kandil’de Avrupa’nın niyetlerine yönelik bu ışık tutucu okuma biçimi PKK içinde bir tepki doÄŸuracak mı, bunu ÅŸimdiden kestirmek güç. Ancak en azından PKK’nın Avrupa kanadında ve sekter özelliÄŸini öne çıkaran siyasi kadrolar içinde rahatsızlık doÄŸurabilir. Açıktan bir tepki verilmese bile bunun zamana bırakılacağı söylenebilir.

Kandil’den verilen beyanatta Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti yapılanmasını, ulus-devlete karşı oldukları için, desteklemeyecekleri açıklaması da sürecin stratejik boyutuna ışık tutuyor. Bir yanda bölgede bölge dışı aktörlerin hesapları diÄŸer tarafta bölgenin iç dinamikleri… Her iki dinamik farklı önceliklere sahip. Bölgenin iç dinamikleri, kendi başına bırakılamayacak kadar önemli ve çıkarları için vazgeçilmez görünüyor Avrupa ve Amerika için. İç dinamikler ise kendi varoluÅŸsal imkanlarını, tarihi, kültürel zenginliÄŸini, tecrübesini stratejik akla dönüştürüp hayata geçirmekte zorlanıyor. Hatta birbiriyle çatışıyor.

Çözüm süreci gerek dil, tanımlama, çözüm modeli açısından bir gelecek vizyonu sunabilirse ancak kalıcı fırsata dönüşebilir. Yoksa bölgenin istismar edilecek yumuşak karnını bulma zor değil.

Ýlgili YazýlarSiyaset

Editör emreakif on April 27, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar