Hayata dönüş olarak bayram

Neden hayatın normal akışını oruca göre düzenlemediÄŸimizden hayıflandığımız çok olmuÅŸtur. İçimiz tüy gibi hafiflemeye, ‘gölgemiz kaybolmaya’ baÅŸlamıştır. Tokluk ve çok yemenin bu denli yaygın ve abartılı olduÄŸu bir hayat tarzının ne kadar kendi gerçekliÄŸimize de, hakikatimize de aykırı olduÄŸunu fark etmeye baÅŸlamışızdır artık.

Birden fark ettiğimiz gerçek, modern hayat tarzıyla gelen çok ve çeşitli gıda değil, yiyecek tüketiminin insanlık tarihinde bu denli yüksek miktara ve yaygın düzeye hiç ulaşmamış olduğu. Oruçlarımız sadece temel beslenme alışkanlıklarımızdan kısmak, düzenlemekten başka çok doğal saymaya başladığımız gıda tüketiminin dehşet veren boyutuna karşı da uyarıcı işlevi oluyor. Yoksa oruç açlıktan çok, yeterli miktarda gıdanın farklı bir düzeneğe ve farklı bir vücut-ruh takvimine göre düzenlenmesidir.

Oruç vicdanımız için açları, fakirleri, yoksulları fark ettiren bir teleskop işlevi görse de asıl -en azından- içinde bulunduğumuz coğrafya, toplum ve uygarlık biçiminin dayattığı yaşama, beslenme biçimlerimizin absürtlüğünü ve yapaylığını fark etmemizi sağlıyor. Açlığa, israfa, gösterişe karşı oruç…

Oruçla başlayan arınmayla aslında açlıkla olduğu kadar alışkanlıklarla da sınanmaktayız.

Açları düşünmek kadar toklukların açlığını/alışkanlıklarını da düşünmeyi/terketmeyi gerektirir.

İnsan bedeni açlığa alışıyor. İnsan aç kalmaya yahut alıştıklarından vazgeçip daha az yemeye ve farklı bir hayat ritmine de alışıyor. Bu alışkanlığın hayatın tümüne yayılabilir olduğunu hissediyor, hatta buna hevesleniyorsunuz.

Dünyada her Müslüman için oruç, bizim tuttuklarımız gibi kolay geçmiyor elbette. Hayata tutunmaya çalışanların orucunu düşünmek… Bunca sıkıntı karşısında mutlak sevince ulaşmanın ruhsal zenginliğiyle tutulan orucun kıymetini kavramaktan yoksunuz. Belki oruç, oruca yaklaştığımız oranda bu kavrayıştan pırıltılar yüklenmemizi sağlar. Bedenin acziyetine karşılık kulluk bilinciyle dirilmenin coşkusunu verir.

Bayram bu açlığa, zorluğa rağmen; olanca şaşaalı alışkanlıklara rağmen kulluğu hatırlayışın bir ödülü! Nefsin teskin edilmesiyle hayata, varlığa başka türlü bakmaya başladığımız anda bayram ikramı bizi hayata döndürüyor.

Bayram alışkanlıktan sıyrılmamızı ihtar ediyor.

Hayatın ritmine, bilinen akışına dönerken sadece oruçtan deÄŸil abartılı hayatlardan da dönüşün baÅŸlangıcı ‘bayram’ olsa gerek.

İlmihal kitaplarında yazılan bayram adabına dair her ayrıntıya biraz bu gözle bakıldığında bayramın durduğu eşiğin yeni bir başlangıç sayfası olduğu anlaşılır.

Gururumuza yenik düştüklerimizin, hakkı teslim etmekte zorlandıklarımızın, yeryüzünde Müslüman olarak işgal ettiğimiz yerin farkına varışın, idrakin dışa yansıması bayram.

Hayata ilahi bir irade ile müdahil olmanın iç zenginliği ile olağan ritmine dönüşün bayramı…

Bir hatırlayış, bir anma, paylaşım, yüzleÅŸme, ünsiyet hali… Hayatla, insanlığımızla barışık kulluk bilincinin neÅŸ’e hali…

Ama hiçbir zaman içi geçmiş, bıkkın ruh halinin; umutsuz, küskün, mecalsiz, hayattan kopuk; kendine, ümmete ve insanlığa yabancılaşmış bir hal değil!

Bayram da bir sınanmadır çünkü, tıpkı oruç gibi, tıpkı hayat gibi.

Ýlgili YazýlarKültür

Editör emreakif on August 8, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar